10 Nisan 2009 Cuma

Bir Türk Genci'nin Ata'ya Hitabesi

Sevgili Atam;

Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş,
Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş,
Temel eğitimini tamamlamış,
Ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan,
Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum.

Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.

İlkokul bitirdim. Miniciktim.
Elimde beslenme çantam,önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
Kara tahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
Bakışların keskindi.

ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin;
Mustafa Kemal'din. Çocuktum...

Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım sol sağ sol
Sol sağsol
Kutladık...

Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık...
Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık.

Ne zaman salıncakta sallanan fotoğrafını görsem, geçen 23 Nisan'lara yanarım.

Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...

En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin,

Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...

Özgür geleceklere açılan pencereydin.

Sözün özü benim sevgili atam;
Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
Beni milli bir şekilde eğitenler,
Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini,
Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini,
Yes, it is a pencil demesini,

Deli İbrahim'in küpesini;
Bir bir kafama yerleştirdiler de;

Bana senin insan yönünü anlatmadılar.
Rakı içtiğini,
Aşık olduğunu,
Evlendiğini,
Boşandığını,
Kim bilir kaç geceler savaş meydanlarında cesetlere bakıp,
İçin için ağladığını,
Özlemlerini, hasretlerini,
Geleceği kazanmaya dair fikirlerini
Anlatmadılar.

Bana, bize, tüm dünya gençlerine bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım
Sol sağ sol
Sol sağ sol
Kutladık...

Kaçımızın ayağı su toplamıştı.
Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemiştik.
Biz bayramlarda bunalan gençlerdik.
( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, 19 Mayıs'lara yanarım.)

Bir yandan;

Heykellerini diktik
Dağa-taşa silüetlerini çizdik,
Her kitaba, her yazıya
Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik.

Bir yandan;
Her işin kolayına kaçtık,
Ticarette kazık attık,
Üretim yerine kopyaladık,
Bilimadamlarını sindirdik,
Aydınları yargıladık,
Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik,
Çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.

Zeki ve çevikmiydik bilmem ama ahlaksızlaştık besbelli.

Eğitimi siyasete kurban verdik,
Ekonomiyi siyasete kurban verdik,
Aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...

Benim biricik Atam;
Biz Demokles'in kılıcını sapından değil
Keskin yanından tutmayı marifet bildik.

Senin hatıranı gıdım gıdım içtik,
Tükettik...
Tükettik...
Tükettik...

Dedemden babama, babamdan bana
Politikacı tabiriyle enkaz devralmış bulunmaktayız.
Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek
Enkaz bile bulamayacağız...

Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli;
Birinci vazifemiz;
Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek,

Ülkümüz;
Yükselmek, ileri gitmekti...
Uzun bir yoldu...
Yorucu ve yıpratıcıydı...
Adidas'larımız eskidi,
Mc Donalds'ta mola verdik.

Belki de bir Türk dünyaya bedeldir deyişini
Biz her Türk dünyaya bedeldir anladığımız için
Emanetini, 1 milyon beş yüzseksen bin kat küçültmeyi becerdik...

Verdiğin en önemli görev:
Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem
Türk istiklalini ve cumhuriyetini
İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir, bilirim.

Muhtaç olduğum kudretin,
Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder