31 Ocak 2012 Salı

Yaprak Sarma


28 Ocak 2012 Cumartesi

Mutluluğun 12 Sırrı

1- Yaptığından hoşnut ol: Mutlu insan yaptığı şeyi para veya şan için yapmaz. Hoşlandığı için yapar. Sevmediğin işi yapma.
2- Bu günü yaşa: Geçmişe takılma. İdealize edilmiş bir geleceğe de. Mutlu insan şu an için yaşar.
3- Mutluluğu seç: Hayatını bir öykü gibi düşün. Ona yön verebileceğini hayal et. Bu esneklik olumlu düşünmeye yol açar.
4- Kaderci olma: 31 ülkede yapılan araştırma hayatını değiştireceğine inananların kadercilerden daha mutlu olduğunu gösterdi.
5- Yalnız kalma: Mutluluğa diğer insanlarla ve onlardan alınan destekle ulaşırız. Ayrıca evlilerin bekârlardan mutlu olduğu belirlendi.
6- Meşgul kal: Zevk almanın en iyi yolu sürekli başkalarının eşliğinde zengin ve aktif bir sosyal yaşamdır.
7- Kıyas yapma: Hırs sağlıklıdır ve mutlu eder. Ancak kıskançlık mutsuz eder.
8- Kendin ol: Başkalarının senin hakkında ne düşündüğüne önem verme.
9- Tasayı bırak: Kendini fazla ciddiye alma. Mutlu insan kaygıların yüzde 90’ının boş olduğunu bilen insandır. 10- Organize ol: Dağınık, bohem tiplere özenme. Plânlı ve organize insanlar daha mutlu.
11- Pozitif düşün: Mutlu insanın sloganı: Kötü hislerden kurtul, yoksa onlar senden kurtulur.
12- Mutlu olduğunu bil: En mutlu insanlar mutlu olduklarının farkında olanlardır

27 Ocak 2012 Cuma

Berlin Kaplanı

Hakan Algün’ün yönettiği ve Ata Demirer, Necati Bilgiç, Tarık Ünlüoğlu, Nihal Yalçın, Özlem Türkad, Cemil Özbayer, Orhan Güner ile Mert Aran’ın oynadığı Berlin Kaplanı, 27 Ocak 2012’de UIP Filmcilik dağıtımıyla BKM Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Ayhan Kaplan, Berlin’de yaşayan, geçimini boksörlük ve bodyguardlık yaparak sağlayan bir Türk vatandaşıdır.  Ayhan ve antrenörü Cemal için işler pek yolunda gitmemektedir.
İkisi de artık hayattan bir mucize beklemektedir. Filmimiz olası bir mucize ihtimalini anlatmaktadır.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

Artist

Michel Hazanavicius’un yönettiği ve Jean Dujardin, Berenice Bejo, John Goodman ile James Cromwell’in oynadığı Artist (The Artist), 27 Ocak 2012’de Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Sinema büyüsünün bütün dünyayı kasıp kavurduğu 1920’li yılların sonunda George Valentin, Hollywood’daki en büyük starlardan biridir. Oynadığı her film büyük başarı kazanan Valentin’in güzel bir eşi, görkemli bir evi ve kendine hayran milyonlarca seveni vardır. Ancak sinemaya sesin gelmesi ile birlikte George Valentin’in hayatı alt üst olur.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman: Orijinal / Türkçe Altyazılı
IMDb

25 Ocak 2012 Çarşamba

Ben Sensiz Yaşayamam

Bırakma beni sevdiğim
Gidişine dayanamam
Hasret gözyaşlarımla
Kendimi avutamam
Dönerim dersin ama
Kadere inanmam
Bıraktığın anılarınla
Ben sensiz yaşayamam

Ümit Yaşar Oğuzcan

20 Ocak 2012 Cuma

Düşler Bahçesi

Cameron Crowe’un yönettiği ve Matt Damon, Scarlett Johansson, Elle Fanning ile Thomas Haden Church’nin oynadığı Düşler Bahçesi (We Bought a Zoo), 20 Ocak 2012’de Tiglon Film dağıtımıyla Tiglon Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Benjamin eşini kaybetmiş ve iki çocuğuna bakmaya çalışan bir babadır. Çocuklarıyla yeni bir bir eve taşınmaya karar verir, ancak ev aslında bir hayvanat bahçesidir. Hem bu hayvanat bahçesini yoktan var edip, hem de ailesini mutlu etmeye çalışan Benjamin, ev sayesinde, güzel lunapark uzmanı Kelly ile tanışır. Hepsini, duygulu ve eğlenceli bir macera beklemektedir.
Basın Bülteni: 1 / 2
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman: Orijinal / Türkçe Altyazılı
IMDb

Neşeli Ayaklar 2

George Miller’ın yönettiği ve Elijah Wood, Robin Williams, Hank Azaria ile Alecia Moore’un seslendirdiği animasyon film Neşeli Ayaklar 2 (Happy Feet Two), 20 Ocak 2012'de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Step dans ustası olan Mumble’ın küçük oğlu Eric’in koreografi fobisi vardır. Bu yüzden dansa isteksiz olan Eric evinden kaçar ve penguen Sven ile karşılaşır. Mumble’ın, oğlunun yeni rol modeliyle yarışta pek de şansı yoktur. Mumble, herşeyi tekrar yoluna koymak için penguen birliklerini ve çeşitli yaratıkları bir araya getirince, Eric babasının gücünü anlar.
Basın Bülteni: Kısa / Uzun
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

19 Ocak 2012 Perşembe

Kadınlara Öğütler

1. Her sabah spor yapacaksın. Günaşırı filan değil evladım. Her sabah.
2. Hep çalışacaksın. Üreteceksin. Beynin meşgul olacak, hep koşturman gereken işler olacak.
3. Günceli takip edeceksin. Haber izle, dergi, kitap, gazete oku. Gündemi yakala. Her konuda kendini update et. Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.
4. Evlilik ise şart değil, kafanı takma. Gerekli de değil. Hatta şöyle söyleyeyim: One problem less! (Bir problem eksik!)
5. Çocuk meselesine gelince... Ha işte, burada akan sular duruyor. Yapabiliyorsan yap. Birini bu kadar çok sevmek, onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mutlu eder. Doğurmayacaksan, evlat edin. O zaman da senin çocuğun değişen bir şey yok. Evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.
6. Günde bir kere et ye. Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye. Kusura bakma, ben tatlı severim. Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim!
7. Ölümden sonra yaşamak istiyorsan, günlük tut. O küçük notlar, hem kendi hayatının tanıklığı, hem de yarına kalan bir bilgi kaynağı. Mesele benim babam, hiç düşünmeden 60 sene boyunca her gün Ece Ajanda'sına o gün olanları yazmış. Hâlâ açıp okuyorum ve çok faydalanıyorum.
8. Olumlu olacaksın.
9. Bazı şeyleri kabul edeceksin. Bütün kadınların seni sevmesine imkân yok! Demek ki bazı kadınlara dikkat edeceksin.
10. Erkeklere gelince, aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin!! !


Betül Mardin

16 Ocak 2012 Pazartesi

Gülüşlerimden Öperek Uyandır Beni

Tanyeri ağarırken çiğ taneleri üzerinden şavkını paylaştırdığı zamanlardan sesleniyorum sana.
Güneşin karanlıkla aydınlığın üzerine tüllendiğinde imkansız sevdamı yolluyorum sana.
Durgun suyun dibinden görünen beyaz çakıl taşların üzerine adını yazıp sana geliyorum ve bu sevda mektubunu kelebeğin kanadında sana yolluyorum.
Dolunayda çığlık atan bir gecede sevdim seni.
Göremesem de gülüşlerini seher yelinde yapraklarını güneşe açan çiçeklerin yüreğinde bildim gözlerini.
Sırtımı sıvası dökülmüş duvarlara yaslayıp seni anlatırım karanlıkla inatlaşan yıldızlara.
Her sabah papatyanın ayak uçlarında uykuya dalmış ceylanları kaldırıp onlarla nice selamlar yollarım sana…

Sakın kederlenme sen.
Kozasından hayata gülümseyen kelebeğin kirpiklerinde öğüttüm arsız acılarını.
Çünkü sen doğan güne umutla uyanmalısın.
Ne olur düşünme içinde kanattığın sancılara.
Yüreğin irin toplasa da ne olur ağlama.
Ben sen uyanmadan gül kokulu yağmurlarla yıkarım kanayan dudaklarını.
Çünkü sen her soluğunda baharları solumasın.

Duası ıslak yarınları aydınlık çocukların düşlerinde büyüttüm seni.
Karakışlara sürgüledim dudaklarına acıyı süren ayazları.
Kaç kez dualarıma kattım o narin yüreğini.
Kaç kez iç geçirdim alnımdan dudaklarıma yuvarlanan damlaların gözyaşı değil senin gül kokulu terin olmasını bilemiyorum…
Sen uyanmadan rüzgarı giyinip üzerime nice uçurumları aştım saçlarına iğde kokuları bırakmak için.
Gelincik tarlalarının üzerinde gezinen çardak kuşlarının kirpikleriyle sildim alnının terleyen çizgilerini.

Beli kırık virgüllerle uzattım senli cümleleri.
Susamış karanfillerin dudaklarına sundum ıslak kirpiklerini.
Ve birazdan tüm şehir uyanacak.
Kaldır üzerindeki hüznün ağır yorganını.
Pencerelerini aç ve hayatı solu bir an.
Ilık nefesinden bir yudumunu uzat şehrin titrek tenine.
Yüreğinin sıcaklığını avuçlarından akıtıp yetim güvercinleri emzir terinle..

Perdelerini güneşe aralayıp aynalara gülümse.
Karanlıklarda ezilmiş bu topal şehir senin varlığında ayağa kalksın.
Ve güneş ısıtmadan karlı tepeleri memleketimin mahzun yüklü çocuklarına sevdanın umutlarını uzat.
Uzat ki ; yetim uçurtmalar karanlık göğü aşıp vuslat yağmurlarını getirsin kurak bozkırlara..

Sana baharları getirirken
Terlemiş yüreğimi
Ilık nefesinle kurula.
Sevdanın kundağına sarıp
Düşlerinde uyut beni.
Üşüyen tenimi
Nefesinin sıcaklığıyla sar.
Avuç içlerinde uyurken
Gülüşlerimden öperek uyandır beni.

 İsmail Sarıgene

15 Ocak 2012 Pazar

Karıma Mektup

Bir tanem!
Son mektubunda:
"Başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"Seni asarlarsa
seni kaybedersem"
diyorsun
"yaşayamam!"

Yaşarsın karıcığım
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda;
yaşarsın kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.
Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki sevgili
zavallı bir çingenenin
kıllı siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazım’a!

Ben
alacakaranlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim
ve yalnız
yarım kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...
Karım benim!
İyi yürekli
altın renkli
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın
daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.
Haydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal!
Paran varsa eğer
bana fanila bir don al
tuttu bacağımın siyatik ağrısı.
Ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı.

Nazım Hikmet

14 Ocak 2012 Cumartesi

Aşkımız Bir Ömür Boyu Daim Olsa

Yüreğimde bir çığ gibi büyüyor hasret acısı,
Sen geliyorsun aklıma gözlerim doluyor,
Kavuşamıyoruz birbirimize dağlar gibi
Ama görmesem de seni, hissediyorum varlığını
Tahmin edebiliyorum beni ne kadar sevdiğini.
Aklımdaki sen yetiyor bana,
Görmesem de hayal ediyorum seni,
Ruhunun sıcaklığını yanımda hissediyorum,
O an bile kalbim nasıl atıyor bir bilsen...
Eminim, biliyorsun seni ne kadar sevdiğimi
Bir de buluşsak, elini tutsam,
Bir de ruhunun sıcaklığını yanımda hissetsem
Dünyalar benim olurdu bir bilsen...
Aşkımız bir ömür boyu sürse...
Destan olsa, şiir olsa, herkesçe bilinse...
Aşkımız bir ömür boyu daim olsa,
Beni hep sevsen, ben de seni...

Tuğba Şengül

13 Ocak 2012 Cuma

Demir Leydi

Phyllida Lloyd’un yönettiği ve Meryl Streep, Jim Broadbent, Iain Glen ile Harry Lloyd’ın oynadığı Demir Leydi (The Iron Lady), 13 Ocak 2012’de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı. Artık 80’lerinde olan eski Başbakan Margaret Thatcher, evinde kahvaltı etmektedir. Kocası Denis öleli birkaç yıl olmasına rağmen anıları canlanmaya başlar. Margaret’ın hizmetkârları Carol Thatcher’a annesinin geçmiş ve şimdiki zaman mefhumunun kalmadığını söylerler. Hele bir akşam verdiği yemek davetinde 60 yıl öncesinin anıları O'nu ele geçirince iyice endişelenmeye başlarlar.

  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • Melankoli

    Lars Von Trier’in yönettiği ve Kirsten Dunst, Charlotte Gainsbourg, Alexander Skarsgard ile Kiefer Sutherland’ın oynadığı Melankoli (Melancholia), 13 Ocak 2012’de M3 Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı. Melankoliye dalan Justine, hayatı bir drammış gibi yaşayan bir kadınken ablası Claire, güya "normal" olandır. Justine'in düğün günü geldiğinde bütün aile tören için malikânede bir araya gelir. Aynı zamanda Melankolia adlı gezegen güneşin arkasından çıkmış, dünyaya doğru gelmektedir. Yaklaşan kıyameti herkes kendine göre karşılayacaktır.
  • Basın Bülteni
  • Fotoğraflar
  • Web Sitesi
  • Fragman
  • IMDb
  • 12 Ocak 2012 Perşembe

    Sonsuza Kadar

    İlk gördüğüm sendin, son gördüğüm bir yabancı
    Hani bir yastığımız olacaktı, bu ikinci yastık kimin?
    Sen, ruhumdaki son sancı…
    Gidiyorsun ama ruhuma kazındı ismin….
    Sen ‘evet’ dedin, ben ‘sonsuza kadar’…
    Oysa ki bir evin eşyalarını paylaşmak değildi benim amacım.
    Bir hayatı paylaşacaktık seninle, bir ölümü…
    Sen silersin belki ama, ben nasıl unuturum dünümü…
    Eşyalarımı topladığım valiz kadar küçüktü ömrüm
    Ve bir aşkı paylaşmayı göze alacak kadar da büyük.
    Şölen masalarında yalnız kalmaktansa,
    Bir fakir sofrasındaki mutluluğumdu ekmeğim bir dilimini böldüğüm.
    Ben gidiyorum şimdi, sen kalarak terk ediyorsun.
    Hani iyi ve kötü günde birdik, hani bu yuvayı sonsuza kadar sevecektik?
    Senin sonsuzun dün bitti, benimki halen sonsuza kadar…
    Keşke bana ‘seviyorum’ demeseydin, kandırmasaydın beni bu kadar…
    Şimdi bana git diyorsun, bitti diyorsun…
    Sen benim hayatımdın, kaderimdin.
    Kaderimin sonuna mı geldim, hayatım mı bitti?
    Benimki devam ediyor ama senin sonsuzun burada bitti.
    Bu masayı hatırlıyor musun, ilk defa kahvaltı ettiğimiz…
    Ya ilk filmi sarılarak beraber seyrettiğimiz?
    Ben gidiyorum sadece ikimizin şarkısını alarak…
    Hani hayatımızdı bizim şiirimiz, her gün bir mısra eklediğimiz?
    Niye gözlerin şimdi bir başka bakıyor?
    Niye hatırladığım en güzel sözlerin beni yakıyor?
    Yuvamızın çatısı yıkıldı görmüyor musun…
    Şimdi yeni bir gökyüzü sana bakıyor…
    Şu yıldızı hatırlıyor musun gökyüzündeki.
    İkimizin yıldızıydı her gece hayale daldığımız.
    Bir de onu alıyorum giderken yanıma.
    Her gece ben seyredeceğim yıldızımızı tek başıma,
    Binlerce defa çalarken şarkımız…
    Ben bu kapıdan ve hayatından şimdi çıkıyorum.
    Şarkımızı ve yıldızımız alarak.
    Benim olduğun her dakika için teşekkür ediyorum.
    Sen ise beni terk ediyorsun burada kalarak.
    Ve sonsuza kadardı benim aşkım, yeminim.
    Yine de sonsuza kadar sürecek.
    Aşkım, evim kabe’mdi benim.
    Yavrumu sana emanet ediyorum tek aşkım, son sevgilim…
    "Yalan ömrüme bin dert katıyorum
    Sana değmeden elini tutuyorum
    Ömrüm bitiyor görmeden gidiyorum
    Sana param parça bir kalp bırakıyorum..
    Niye böyle oldu diye sen sor kendine
    "Ben gidiyorum!"
    Abdullah Özdoğan

    Özletiyor Seni Bu Yağmurlar

    Burada yağmur yağıyor
    Aralıksız yağıyor günlerdir
    Ama sen yine de şemsiyeni
    Almadan gel ilk otobüsle
    Buğulanan camlara usulca
    Yüzünü çiziyorum ki yüzün
    Bir yağmur damlası olup
    Düşüyor yapraklarına gülün
    Güller de bozamıyor bu uzun
    Karanlık sessizliğini kentin
    Anılarını yitiriyor sokaklar
    Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları
    Tarih de kekemeleşiyor bazen
    Ki o zaman aşktır tek bilici
    Aşksa yürümek gibi bir şey
    Duyabilmek kuşların gelişini
    Anısı bizsek eğer bu kentin
    Unuttuğu türküler bizsek
    Acıyı rehin bırakıp bir güle
    Anımsatmalıyız bunları bir bir
    Sonra yürümeliyiz seninle
    Sokaklara caddelere çıkmalıyız
    Belki bir aşktır bu kentin
    Belleğini geri getirecek olan
    Burada yağmur yağıyor ama sen
    Şemsiyeni almadan gel yine de
    Özletiyor bu çılgın sağanak seni
    Sırılsıklam özletiyor biliyor musun?

    Ahmet Telli

    6 Ocak 2012 Cuma


    Yusuf Pirhasan’ın yönettiği ve Belçim Bilgin, Demet Akbağ, Asuman Dabak, Nihal Yalçın, Ayten Soykök, Damla Sönmez, Yavuz Bingöl, Ahmet Mümtaz Taylan ile Mete Horozoğlu'nun oynadığı Kurtuluş Son Durak, 06 Ocak 2012’de UIP Filmcilik dağıtımıyla BKM Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    Her türlü şiddete karşı harekete geçen altı kadının provokatif, fantastik hikâyesi. Nikâha 2 hafta kala nişanlısı tarafından terk edilen Psikolog Eylem, taşındığı mahalledeki 'Saadet Apartmanı'nda her şeyi değiştirecek ve tüm kadınların kendilerini sorgulamalarına neden olacak.

    Tutku Günlükleri


    Bruce Robinson’un yönettiği ve Johnny Depp, Aaron Eckhart, Amber Heard ile Giovanni Ribisi’nin oynadığı Tutku Günlükleri (The Rum Diary), 06 Ocak 2012’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.
    New York’tan sıkılan Kemp, soluğu Porto Riko’da alır ve bir gazetede çalışmaya başlar. Bir süre sonra işadamı Sanderson’ın nişanlısı Chenault’ya abayı yakar. Sanderson uyanık yatırımcılardan sadece biridir. Gazeteci Kemp’in önünde iki seçenek vardır, ya kalemini işadamlarına rant sağlamak için, ya da hepsinin ipliğini pazara çıkarmak için kullanacaktır. 


     

    5 Ocak 2012 Perşembe

    Biliyorum Sana Giden Yollar Kapalı

    Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
    Ne kadar yakından ve arada uçurum;
    İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
    Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
    Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
    Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
    Ben artık adam olmam bu derde düşeli
    Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
    Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
    Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
    Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
    Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
    Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
    Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
    Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    Bu böyle pek de kolay değil gerçi…
    Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
    Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
    Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
    Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
    İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
    Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
    Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri

    Cemal Süreya

    1 Ocak 2012 Pazar

    Tezgâhtarın Aklı

    Amerika'da, bir süper markette, müşteri yarım kivi almak isteyince, tezgâhtar bunun mümkün olmadığını söyler. Kavga çıkar. Tezgâhtar koşarak müdürün yanına gider. "Efendim, hayvanın biri yarım kivi almak istiyor" der demez, şöyle arkasını dönünce ne görsün! Müşteri de, peşinden gelmemiş mi! Tezgâhtar durumu düzeltmek için, cümlesini "Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor" diye tamamlar.
    Müdür durumu anlar ve mecburen müşteriye yarım kivi verip gönderirler.
    Müdür bir saat sonra tezgâhtarı yanına çağırır ve tebrik eder: "Bravo, çok iyi idare ettin. Nerelisin?"
    " Brezilyalıyım."
    " Peki Amerika'ya niye geldin?"
    " Brezilya cazip bir yer değil efendim. Orada insanlar, ya fahişe ya da futbolcu oluyor."
    Müdür, "Biliyor musun benim karım da Brezilyalı" cevabını verir. Tezgâhtar duraksamadan sözlerini sürdürür: "Ya öyle mi... Acaba karınız hangi takımda futbol oynuyordu?"