30 Eylül 2009 Çarşamba
29 Eylül 2009 Salı
28 Eylül 2009 Pazartesi
27 Eylül 2009 Pazar
26 Eylül 2009 Cumartesi
Gerçekten Sevmek
O durmadan kaçıyor;
Sen ardından gitmiyorsan;
O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman için
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.
Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan birşeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık saçan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Dünyada yaşıyan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin icin
Herşeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermiyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için herşeyi,
Ama herşeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşısında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hiç sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En ölümsüzü ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
Gercek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile....
Ümit Yaşar Oğuzcan
Sen ardından gitmiyorsan;
O günün her saatinde saklanıyor,
Sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
O sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
Sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
Boşuna aldatma kendini,
Onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
Dudağındaki sigarada ,
Okuduğun kitapta,
Mırıldandığın şarkıda,
Söylediğin şiirde,
Gördüğün rüyada
Ve yaşaman için
Ciğerlerine doldurduğun havada
O yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
Örneğin; onsuz kırmızı kırmızılığının,
Mavi maviliğinin farkında değilse,
Beyaz yalnız o giydiği zaman
Güzelliğini haykırmıyorsa,
Sabahları onu görünceye kadar
Güneş doğmuyorsa
Ve onsuz gökyüzü geceleri
Aya, yıldızlara hasret değilse
Onu sevmiyorsun demektir.
Sokakta gördüğün her yüzde
Ondan birşeyler aramıyorsan,
Güzel bir manzara,
Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,
Omuzlarına dökülmüş saçları,
Bir sis perdesinin ardında
Her zaman gülen,
Işık saçan gözleri
Aklına gelmiyorsa,
Durup durup avuçlarının
Sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Dünyada yaşıyan öteki insanların
Senin için hâlâ bir değeri varsa ,
Ona karşı tutumunu
Toplumun köhne ve manasız
Kurallarına göre ayarlıyorsan
Ve açık açık
Sanki var olduğunu haykırırcasına
Sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin icin
Herşeyden değerliyse,
Gözünü yumduğun anda
Onu görebiliyorsan,
O bütün şarkılarda,
Bütün şiirlerde,
Bütün resimlerde ise,
Ona muhtaç olduğunu
Söylemekten utanmıyorsan,
Senin içten ve büyük sevgine
Karşılık vermiyeceğinden
Korkmuyorsan,
Bütün bencil duygularından
Sıyrılabilmişsen
Onun için herşeyi,
Ama herşeyi yapacak gücü
Kendinde buluyorsan,
Her hali sana
Ayrı ayrı güzel geliyorsa,
Karşısında kendini
Bir çocuk gibi hissediyorsan,
İstediği anda onun için
Ölebileceksen,
Onun için yaşıyorsan
Ve yine onun için
Bildiğin bilmediğin
Bütün düşmanlıklara
Karşı koyabileceksen,
O her geçen dakika
Sende biraz daha büyüyorsa
Ve kendi kendine bile
Çok sevdiğini bütün
Samimiyetinle,
İnanmışlığınla
İtiraf edebiliyorsan,
Bir gün o seni hiç,
Ama hiç sevmediğini söylese bile ,
Senin sevginde azalma olmayacaksa
Ve ölünceye kadar onu aşkların
En ölümsüzü ile sevebileceksen;
İşte o zaman
Onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
Gercek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
Ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O , hiç sen olmasan bile,
Seni bir parça sevmese bile....
Ümit Yaşar Oğuzcan
11’e 10 Kala
Pelin Esmer’in yönettiği ve Nejat İşler, Mithat Esmer, Tayanç Ayaydın ile Laçin Ceylan’ın oynadığı 11’e 10 Kala, 25 Eylül 2009'da Özen Film dağıtımıyla SinefilM tarafından vizyona çıkarıldı.
Tutkulu bir koleksiyoncu olan Mithat Bey için İstanbul, koleksiyonları kadar sınırsız bir değerdir. Ali için ise kapıcısı olduğu Emniyet Apartmanı ve yakın çevresi demektir. Apartmanın diğer sakinleri deprem endişesi ve daha değerli bir eve sahip olma tercihiyle binayı yıkıp yeniden inşa etmek isteyince, Mithat Bey'in koleksiyonları uğruna verdiği savaşların en zorlusu başlar. Artık apartman, yalnız yaşayan bu iki adamın ortak kaderidir.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Tutkulu bir koleksiyoncu olan Mithat Bey için İstanbul, koleksiyonları kadar sınırsız bir değerdir. Ali için ise kapıcısı olduğu Emniyet Apartmanı ve yakın çevresi demektir. Apartmanın diğer sakinleri deprem endişesi ve daha değerli bir eve sahip olma tercihiyle binayı yıkıp yeniden inşa etmek isteyince, Mithat Bey'in koleksiyonları uğruna verdiği savaşların en zorlusu başlar. Artık apartman, yalnız yaşayan bu iki adamın ortak kaderidir.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Kadın Aklı Erkek Aklı
Robert Luketic’in yönettiği ve Katherine Heigl, Gerard Butler, Eric Winter ile John Michael Higgins’in oynadığı Kadın Aklı Erkek Aklı (The Ugly Truth), 25 Eylül 2009’da Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.
Abby, bekârlığı dışında her soruna anında çözüm bulabilen bir TV programı yapımcısıdır. Reytingleri düşüş gösterince, işe yeni alınmış Mike’la ekip olmak zorunda kalır. Erkekler hakkında ipuçları vermekte olan bölümünün reytinglerdeki ani artışı, Mike’ın yerini garantiler. Abby, bekâr komşusu Colin’le tanıştığında ise doğru hamleleri yapmak için Mike’ın görüşlerine ihtiyacı olduğunu anlar.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Abby, bekârlığı dışında her soruna anında çözüm bulabilen bir TV programı yapımcısıdır. Reytingleri düşüş gösterince, işe yeni alınmış Mike’la ekip olmak zorunda kalır. Erkekler hakkında ipuçları vermekte olan bölümünün reytinglerdeki ani artışı, Mike’ın yerini garantiler. Abby, bekâr komşusu Colin’le tanıştığında ise doğru hamleleri yapmak için Mike’ın görüşlerine ihtiyacı olduğunu anlar.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Ricky
François Ozon’un yönettiği ve Alexandra Lamy, Sergi Lopez, Melusine Mayance ile Arthur Peyret’nin oynadığı Ricky, 25 Eylül 2009’da Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film & Mars Prodüksiyon tarafından vizyona çıkarıldı.
Alelâde insanlar olan Katie ile Paco tanışır ve sanki sihirli bir değnek değmişçesine bir mucize gerçekleşir: Aşık olurlar. Aşklarının meyvesi daha da olağanüstüdür: Ricky adında müthiş bir bebek. İngiliz yazar Rose Tremain'in Moth adlı kısa öyküsünden uyarlanan film, Ozon'un tabiriyle gerilim, bilim-kurgu, komedi ve masal türlerinin öğelerini bir araya getiriyor.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Alelâde insanlar olan Katie ile Paco tanışır ve sanki sihirli bir değnek değmişçesine bir mucize gerçekleşir: Aşık olurlar. Aşklarının meyvesi daha da olağanüstüdür: Ricky adında müthiş bir bebek. İngiliz yazar Rose Tremain'in Moth adlı kısa öyküsünden uyarlanan film, Ozon'un tabiriyle gerilim, bilim-kurgu, komedi ve masal türlerinin öğelerini bir araya getiriyor.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Sarı Saten: Günahkârların Aşkı
Mehmet Çoban’ın yönettiği ve Hatice Balaban Çoban, Menderes Samancılar, Anton Algrang ile Lisa Hahn’ın oynadığı Sarı Saten: Günahkârların Aşkı (Der Gelbe Satin - Yellow Satin), 25 Eylül 2009’da Cine Film dağıtımıyla Son Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Zorla evlendirilmek isteyince evinden kaçan 17 yaşındaki Meryem, sığındığı dayısının oğlu Bilal’in cinsel şiddetine maruz kalır. İsyan eden Meryem’e taksi şoförü Galip Abi yardım eder ve onu koruma altına alır. Aradan 17 yıl geçer. Bu kez Meryem’in 17 yaşındaki kızı Esra aynı tehlikeyle karşılaşır. Meryem kızını kurtarmalıdır.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
Zorla evlendirilmek isteyince evinden kaçan 17 yaşındaki Meryem, sığındığı dayısının oğlu Bilal’in cinsel şiddetine maruz kalır. İsyan eden Meryem’e taksi şoförü Galip Abi yardım eder ve onu koruma altına alır. Aradan 17 yıl geçer. Bu kez Meryem’in 17 yaşındaki kızı Esra aynı tehlikeyle karşılaşır. Meryem kızını kurtarmalıdır.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
Burdasın
Burdasın
Yanımdasın biliyorum
Mum ışığımın zerafetinde
Ağlayan yalnızlığımsın yine bu gece
Dur gitme, bekle!
Eriyip gidemezsin beni bırakıp.
Mum biter, gece söner ama
Korkarım, beceremem
Karanlıkta şiir yazmayı sana.
Sen hep burdasın,
Odamdasın biliyorum
Olur ya, sıkılırsan eğer
Git, gez de gel biraz ama
Dön ne olur yine yanıma.
Korkarım,
Ağlamayı beceremem karanlıkta.
Burdasın biliyorum
Ama ben seni bulamıyorum
Bulamıyorum!
Kaybolan yüreğimle beraber
Bu gece de yine inatla
Seni arıyorum...
Yazarı Bilinmiyor
Yanımdasın biliyorum
Mum ışığımın zerafetinde
Ağlayan yalnızlığımsın yine bu gece
Dur gitme, bekle!
Eriyip gidemezsin beni bırakıp.
Mum biter, gece söner ama
Korkarım, beceremem
Karanlıkta şiir yazmayı sana.
Sen hep burdasın,
Odamdasın biliyorum
Olur ya, sıkılırsan eğer
Git, gez de gel biraz ama
Dön ne olur yine yanıma.
Korkarım,
Ağlamayı beceremem karanlıkta.
Burdasın biliyorum
Ama ben seni bulamıyorum
Bulamıyorum!
Kaybolan yüreğimle beraber
Bu gece de yine inatla
Seni arıyorum...
Yazarı Bilinmiyor
25 Eylül 2009 Cuma
Gün Gelir Anlarsın
An gelir,
Yaşamına giren kabusların,
Bir bir kalbine, diline,
Ve düşüncelerine dizildiği zaman,
Sen beni, gün gelir anlarsın...
Öyle bir savaşa girersin ki,
Dönüp dolaşırsın kalp çemberinde,
Engel olmaz tüm umutların,
Durduramazsın da...
Sen beni, gün gelir anlarsın...
Acı çekmeye zorladığında hayaller,
Gönül yolun susmuş,
Kapar kapılarını tümden,
Sarsıntılar içinde kalırsın da...
Sen beni, gün gelir anlarsın...
Farkında varmadan yalnızlığın kahrına,
Bir gün düşersen eğer...
Bıraktığın varlığa,
Bakma çek git bilemesen de,
Sen beni, gün gelir anlarsın...
İsa Karatepe
Yaşamına giren kabusların,
Bir bir kalbine, diline,
Ve düşüncelerine dizildiği zaman,
Sen beni, gün gelir anlarsın...
Öyle bir savaşa girersin ki,
Dönüp dolaşırsın kalp çemberinde,
Engel olmaz tüm umutların,
Durduramazsın da...
Sen beni, gün gelir anlarsın...
Acı çekmeye zorladığında hayaller,
Gönül yolun susmuş,
Kapar kapılarını tümden,
Sarsıntılar içinde kalırsın da...
Sen beni, gün gelir anlarsın...
Farkında varmadan yalnızlığın kahrına,
Bir gün düşersen eğer...
Bıraktığın varlığa,
Bakma çek git bilemesen de,
Sen beni, gün gelir anlarsın...
İsa Karatepe
Sen Kal Ben Giderim Sevgili
Sırf mutlu olman için,
Mutsuzluğu seçtiysem...
Acılar sen gibi
Kabulüm sevgili...
Kır arta kalan yüreğimin
Son penceresini
Mutluluğuna faydası olacaksa...
Sen kal ben giderim sevgili....
Parmakların
Dokunmayacaksa sonuçta
Hüzün dudaklarıma
Ve de gözyaşlarıma...
Cümle alem inanacaksa aşka
Bensiz mutluluğuna...
Şu kalan yürekte tebessüm olacaksa
Gönül tahtına....
Boş durma
Sök yerinden
Sen kal, ..
Ben giderim sevgili...
İsa Karatepe
Mutsuzluğu seçtiysem...
Acılar sen gibi
Kabulüm sevgili...
Kır arta kalan yüreğimin
Son penceresini
Mutluluğuna faydası olacaksa...
Sen kal ben giderim sevgili....
Parmakların
Dokunmayacaksa sonuçta
Hüzün dudaklarıma
Ve de gözyaşlarıma...
Cümle alem inanacaksa aşka
Bensiz mutluluğuna...
Şu kalan yürekte tebessüm olacaksa
Gönül tahtına....
Boş durma
Sök yerinden
Sen kal, ..
Ben giderim sevgili...
İsa Karatepe
Varlığımsın
Seninle sonsuzluğu keşfeden kaşifim,
Haritam gibisin,
Pusulam,
Bulduğum yeni dünyamsın...
Seninle aşkı keşfeden meftunum,
Yüreğim gibisin,
Canım,
Tenimin içinde kanımsın...
Seninle yaşamı öğrenen bebeğim,
Rüyam gibisin,
Tebessümüm,
Gözümün içinde varlığımsın...
İsa Karatepe
Haritam gibisin,
Pusulam,
Bulduğum yeni dünyamsın...
Seninle aşkı keşfeden meftunum,
Yüreğim gibisin,
Canım,
Tenimin içinde kanımsın...
Seninle yaşamı öğrenen bebeğim,
Rüyam gibisin,
Tebessümüm,
Gözümün içinde varlığımsın...
İsa Karatepe
24 Eylül 2009 Perşembe
23 Eylül 2009 Çarşamba
Memleket İsterim
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Cahit Sıtkı Tarancı
22 Eylül 2009 Salı
21 Eylül 2009 Pazartesi
Hayatın Zorluğu
Anne sinek, yeni doğan çocuklarını eğitmek için, onları ormanda dolaşmaya çıkarmıştı. Karşılarına bir örümcek ağı çıktı. Anne, hemen yavrularını uyardı: "Aman çocuklar örümceğe dikkat ediniz. Ağlardan birine yakalanırsanız, bir daha kurtulamazsınız, örümceğe yem olursunuz."
Uçuşa devam ettiler; o sırada, karşıdan, sinek yiyen bir kuşun geldiğini gördüler. Anne, yavrularına siper oldu ve bir ağacın yaprağının altına saklandılar. Tehlike geçtikten sonra bir daha uçmaya hazırlanırken, ormanın derinliklerinden tüyler ürpertici bir kükreme sesi duyuldu. Yavru sinekler korkularından yeniden yaprağın altına girdiler. Anne sinek yanlarına geldi ve onları rahatlattı: "Korkmayın sevgili çocuklarım, o kükreyen, aslan denilen bir hayvandır... Merak etmeyin, kimseye bir zararı dokunmaz..." dedi.
Uçuşa devam ettiler; o sırada, karşıdan, sinek yiyen bir kuşun geldiğini gördüler. Anne, yavrularına siper oldu ve bir ağacın yaprağının altına saklandılar. Tehlike geçtikten sonra bir daha uçmaya hazırlanırken, ormanın derinliklerinden tüyler ürpertici bir kükreme sesi duyuldu. Yavru sinekler korkularından yeniden yaprağın altına girdiler. Anne sinek yanlarına geldi ve onları rahatlattı: "Korkmayın sevgili çocuklarım, o kükreyen, aslan denilen bir hayvandır... Merak etmeyin, kimseye bir zararı dokunmaz..." dedi.
20 Eylül 2009 Pazar
Şükretmek
Adam yorgun argın eve dönerken, üzgündü. Birkaç gün sonra bayram olmasına rağmen, küçük oğlunun kendisinden istediği bir çift yeni ayakkabıyı alacak parası yoktu. Patrondan avans istese, bir sonraki ay kirasını nasıl ödeyecekti. Yürüdü, yürüdü, yürüdü... Sonra, parkta bir sıranın üzerine yığıldı kaldı. Eve gitmek istemiyordu, çünkü oğlunun yüzündeki o mahzun ifadeyi görmeye yüreği dayanmıyordu. Çocuklar, bayramda yeni kıyafetler giyip, pırıl pırıl pabuçlarla gezerken, onun imkânı bunları yapmaya yetmiyordu. Sıranın üzerinde ne kadar kaldı, bilemiyordu. Gözlerinden süzülen yaşlarla, yüzü ıslanmıştı. Birdenbire, bir çocuk sesiyle irkildi. Başını kaldırdığında, kendi oğlundan belki bir ya da iki yaş büyük bir çocuk gördü. Koltuk değnekleriyle yürüyordu ve adama üzüntüyle bakıyordu.
"Amca yoksa hasta mısın, neden ağlıyorsun? " diye sordu.
Çocuğun umut dolu bakışları, adamı kendine getirdi; gözleri ışıl ışıldı. Sanki üzerindeki yırtık elbisenin farkında bile değildi. O isyan dolu hali aklına geldi. Evlâdına bir çift pabuç alamadığı için ne kadar üzülmüştü! Ama çok şükür, ailesinde herkes sağlıklıydı. Utandı; Allah'a şükretmek gereğini hatırladı.
Ayaklarımızın üzerinde durabildiğimiz için, dünyanın güzelliklerini görebildiğimiz için, kuşların, akan bir derenin ya da tatlı bir kahkahanın sesini duyabildiğimiz için şükretmek.
Yanına gelen çocuğun başını okşadı, onu kucakladı ve "Sana çok teşekkür ederim" dedi. "Bana iyi bir ders verdin."
"Amca yoksa hasta mısın, neden ağlıyorsun? " diye sordu.
Çocuğun umut dolu bakışları, adamı kendine getirdi; gözleri ışıl ışıldı. Sanki üzerindeki yırtık elbisenin farkında bile değildi. O isyan dolu hali aklına geldi. Evlâdına bir çift pabuç alamadığı için ne kadar üzülmüştü! Ama çok şükür, ailesinde herkes sağlıklıydı. Utandı; Allah'a şükretmek gereğini hatırladı.
Ayaklarımızın üzerinde durabildiğimiz için, dünyanın güzelliklerini görebildiğimiz için, kuşların, akan bir derenin ya da tatlı bir kahkahanın sesini duyabildiğimiz için şükretmek.
Yanına gelen çocuğun başını okşadı, onu kucakladı ve "Sana çok teşekkür ederim" dedi. "Bana iyi bir ders verdin."
Hangi Dönemde Evlenmeli
"Baba, bir erkek hangi döneminde evlenmeli?"
"Oğlum, evlenmenin dönemi olmaz. Kadın erkeğin gençliğinde metresi, orta yaşta karısı, ileri yaşta da dadısı olur!..
"Oğlum, evlenmenin dönemi olmaz. Kadın erkeğin gençliğinde metresi, orta yaşta karısı, ileri yaşta da dadısı olur!..
Falcı
Kadın falcıya gitmişti. Falcı kadın kahve fincanına uzun uzun baktıktan sonra kaşlarını çatarak gördüklerini söylemeye başladı.
“Hanımefendi maalesef kocanız yakında zehirlenecek.”
Kadın heyecanla falcının sözünü kesti:
“Çok ilginç. Peki, beraat edecek miyim?”
“Hanımefendi maalesef kocanız yakında zehirlenecek.”
Kadın heyecanla falcının sözünü kesti:
“Çok ilginç. Peki, beraat edecek miyim?”
Eğlenceli Seyahat
"Eğlenceli bir seyahatten yeni döndüm."
"Neredeydin ?"
"Havaalanındaydım. Kayınvalidemi götürdüm."
"Neredeydin ?"
"Havaalanındaydım. Kayınvalidemi götürdüm."
19 Eylül 2009 Cumartesi
Sonsuz
Cemal Şan’ın yönettiği ve Ferhat Gündoğdu, İsmail Hacıoğlu, Şevket Çoruh ile Ayça Bingöl’ün oynadığı Sonsuz, 18 Eylül 2009'da Özen Film dağıtımıyla Fergün Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
13 yaşında hapise girmiş olan Serhan, yattığı hastanede Volkan’la tanışır. Volkan, dj.lik yapmakta olduğu barda çalışan Tuğçe’ye yakınlık duyunca, bar sahibi Cihan ile çatışır. Cihan, sert karakterli birisi olmasına rağmen sanatın her türüne tutkun bir adamdır. Hayatındaki en büyük hayali bir kitabı olmasıdır. Volkan, Serhan’a son günlerini güzel yaşatmaya çalışırken Cihan’ın gölgesi üzerlerinde olacaktır.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
13 yaşında hapise girmiş olan Serhan, yattığı hastanede Volkan’la tanışır. Volkan, dj.lik yapmakta olduğu barda çalışan Tuğçe’ye yakınlık duyunca, bar sahibi Cihan ile çatışır. Cihan, sert karakterli birisi olmasına rağmen sanatın her türüne tutkun bir adamdır. Hayatındaki en büyük hayali bir kitabı olmasıdır. Volkan, Serhan’a son günlerini güzel yaşatmaya çalışırken Cihan’ın gölgesi üzerlerinde olacaktır.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
Sizi Seviyorum
Mustafa Uğur Yağcıoğlu’nun yönettiği ve Emre Altuğ, Birce Akalay, Zeynep Beşerler ile Irmak Ünal’ın oynadığı Sizi Seviyorum, 18 Eylül 2009’da Medyavizyon Film dağıtımıyla Mia Yapım tarafından vizyona çıkarıldı.
Çapkın bir adam olan Erkut, sevgilisi Eda tatildeyken onu bir başkası ile aldatmaktadır. Eda durumu öğrenince intikam almaya karar verir, hiçbirşey olmamış gibi eve döner. Erkut ertesi sabah keyifle kalkar ama yanında Eda olduğunu iddia eden başka bir kadın vardır. Erkut yeni Eda'yı tanımaya çalışırken ertesi gün bir başkası ile uyanır. Ve bir gün "Ben aynı kadını istiyorum" diye isyan eder.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Çapkın bir adam olan Erkut, sevgilisi Eda tatildeyken onu bir başkası ile aldatmaktadır. Eda durumu öğrenince intikam almaya karar verir, hiçbirşey olmamış gibi eve döner. Erkut ertesi sabah keyifle kalkar ama yanında Eda olduğunu iddia eden başka bir kadın vardır. Erkut yeni Eda'yı tanımaya çalışırken ertesi gün bir başkası ile uyanır. Ve bir gün "Ben aynı kadını istiyorum" diye isyan eder.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
18 Eylül 2009 Cuma
17 Eylül 2009 Perşembe
13 Eylül 2009 Pazar
Estetik ve Kadın
Kadının biri 46 yaşındayken kalp krizi geçirip hastaneye kaldırılıyor. Karşısında Azrail beliriyor. Kadın soruyor: "Beni mi almaya geldin?" Azrail "Hayır" cevabını veriyor: "Sen daha 43 sene, 2 ay 8 gün yaşayacaksın."
Kadın memnun. Narkozdan uyandığında estetik ameliyat olmaya karar veriyor.
Yüzünü iyice gerdiriyor; dudaklarını doldurtuyor; kaşlarını kaldırtıyor; sonra da saçlarını boyayıp, biçimini değiştiriyor.
Yeniden doğmuş gibi hissediyor kendisini. Nasıl olsa daha önünde yaşayacak uzun yıllar var. Hastaneden yeni bir insan gibi çıkıyor. Tam karşıdan karşıya geçerken bir ambülans çarpıyor ve ölüyor.
Öbür dünyada karşılaştığı Azrail'e soruyor: "Hani ben daha en az 40 yıl yaşayacaktım?"
Azrail şaşkın şaşkın kadının yüzüne bakıyor ve "Aaa... sen misin? Ben seni tanıyamadım ki.
Kadın memnun. Narkozdan uyandığında estetik ameliyat olmaya karar veriyor.
Yüzünü iyice gerdiriyor; dudaklarını doldurtuyor; kaşlarını kaldırtıyor; sonra da saçlarını boyayıp, biçimini değiştiriyor.
Yeniden doğmuş gibi hissediyor kendisini. Nasıl olsa daha önünde yaşayacak uzun yıllar var. Hastaneden yeni bir insan gibi çıkıyor. Tam karşıdan karşıya geçerken bir ambülans çarpıyor ve ölüyor.
Öbür dünyada karşılaştığı Azrail'e soruyor: "Hani ben daha en az 40 yıl yaşayacaktım?"
Azrail şaşkın şaşkın kadının yüzüne bakıyor ve "Aaa... sen misin? Ben seni tanıyamadım ki.
Kuyumcuyu Arayın
Vaktiyle bilge bir hoca, yetiştirdiği öğrencisinin eline, esrarlı bir görüntüye sahip olan parlak bir nesne verip, "Al bunu önüne gelen esnafa göster, kaç para vereceklerini sor. En sonunda bir kuyumcuya git, ondan da bir fiyat al ve kimseye satış yapmadan sana söylenenleri gel bana bildir" der.
Genç, ilk önce bir bakkal dükkânına girer ve "Şu elimdekini kaça alırsınız?" diye sorar. Bakkal, parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi, elinde evirir çevirir, "Bir lira veririm" der.
İkinci uğrak yeri bir manifaturacıdır. Manifaturacı ancak 5 lira verir. Semerci ustası ise, "Semerlere süs yapmak için 10 liraya alırım o taşı" diye konuşur.
Delikanlı, en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu, oğlanın elindekini görünce yerinden fırlar, "Bu kadar değerli bir mücevheri nereden buldun" diye hayretle bağırmaya başlar. Kuyumcu, "Kaç para olursa olsun öderim, evimi satarım, arsalarımı satarım, gene de bunu karşılarım" diye taşı almak için ısrar eder.
En sonunda, genç, hocasının yanına döner ve macerasını anlatır. Şaşırmış, kafası karışmıştır.
Bir şeyin kıymetini, ancak onun değerini bilen anlar. Değerimizi bilen, hisseden, bunun farkına varan kuyumcular mutlaka çevremizde, yakınımızda vardır. Bütün mesele bu kuyumcuya ulaşmaktır.
Genç, ilk önce bir bakkal dükkânına girer ve "Şu elimdekini kaça alırsınız?" diye sorar. Bakkal, parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi, elinde evirir çevirir, "Bir lira veririm" der.
İkinci uğrak yeri bir manifaturacıdır. Manifaturacı ancak 5 lira verir. Semerci ustası ise, "Semerlere süs yapmak için 10 liraya alırım o taşı" diye konuşur.
Delikanlı, en son olarak kuyumcuya gider. Kuyumcu, oğlanın elindekini görünce yerinden fırlar, "Bu kadar değerli bir mücevheri nereden buldun" diye hayretle bağırmaya başlar. Kuyumcu, "Kaç para olursa olsun öderim, evimi satarım, arsalarımı satarım, gene de bunu karşılarım" diye taşı almak için ısrar eder.
En sonunda, genç, hocasının yanına döner ve macerasını anlatır. Şaşırmış, kafası karışmıştır.
Bir şeyin kıymetini, ancak onun değerini bilen anlar. Değerimizi bilen, hisseden, bunun farkına varan kuyumcular mutlaka çevremizde, yakınımızda vardır. Bütün mesele bu kuyumcuya ulaşmaktır.
12 Eylül 2009 Cumartesi
11 Eylül 2009 Cuma
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
Victor Hugo
10 Eylül 2009 Perşembe
Bir Nefes Düş Gibi
Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece.
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.
Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz.
Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni,başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.
Nasıl olsa gelecektin birgün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya, bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.
Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin, mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.
Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,beni sevemeden gideceksin.
Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden, tesellisiz bir hüzün kalacak.
Yıllardır aradığım sendin ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden...
Geldin ya!
Şimdi herşey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın, nefes almanın bir başka anlamı var artık.
Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde...
Ümit Yaşar Oğuzcan
Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini.
Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez.
Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile...
Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz.
Sevmek çoğu zaman var olmaktır.
Sonunda bizi yok olmaya götürse bile.
Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum.
Sen bile buna karşı koyamazsın.
Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim.
Bir zaman başkalarında aradım seni,başka yüzlerde, başka ellerde aradım.
Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim.
Nasıl olsa gelecektin birgün.
Ve işte geldin de!
Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya, bilmediğim kederleri öğretmeye geldin.
Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana.
Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim.
Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık.
Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma.
Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin, mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin.
İşte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım.
Ergeç gideceksin; beni anlayamadan,beni sevemeden gideceksin.
Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden, tesellisiz bir hüzün kalacak.
Yıllardır aradığım sendin ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım.
Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni
Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden...
Geldin ya!
Şimdi herşey güzel seninle.
Yürümenin, konuşmanın, nefes almanın bir başka anlamı var artık.
Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde...
Ümit Yaşar Oğuzcan
9 Eylül 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)