31 Mayıs 2010 Pazartesi
30 Mayıs 2010 Pazar
Akıllı Kadınlar
"Bir kadının akıllı olduğunu nerden anlarsın?
"Konuşmasından..."
"Ya kadın hiç konuşmuyorsa?"
" O kadar akıllısını henüz görmedim."
29 Mayıs 2010 Cumartesi
28 Mayıs 2010 Cuma
27 Mayıs 2010 Perşembe
26 Mayıs 2010 Çarşamba
25 Mayıs 2010 Salı
24 Mayıs 2010 Pazartesi
Yasaklım Benim
Güneş görmüş kar misali eridim
Mutluluk deminin son zamanında
Hoş geldin gönlüme yasaklım benim
Kısanın uzunda hakkı yok artık
Siyahın beyazdan farkı yok artık
Acının ruhumda şavkı yok artık
Hoş geldin gönlüme yasaklım benim
Tanrı’dan kalbime verilen maruf
Yazgımdan ömrüme sunulan matuf
Alın yazımdaki en büyük lütuf
Hoş geldin gönlüme yasaklım benim
Nedim Saatcioğlu
23 Mayıs 2010 Pazar
Pers Prensi
Marakeş, Ouarzazate, Erfoud, Fas ve İngilteredeki bir platoda çekilen, Pers diyarlarında geçen destansı filmin konusu şöyle: Haylaz bir prens istemeden de olsa gizemli bir prensesle güç birliği yapar. Birlikte, zamanı tersine çevirebilen Zamanın Kumları'nı açığa çıkarabilecek ve sahibinin dünyaya hükmetmesini sağlayabilecek olan eski bir hançeri korumak üzere karanlık güçlere karşı bir yarış içine girerler.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Mavi Cennet
Marie Jaoul de Poncheville’in yönettiği ve Albina Imacheva, Ilimbek Kalmouratov ile Helene Patarot’ın oynadığı Mavi Cennet (Tengri - Blue Heavens), 21 Mayıs 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Filmartı tarafından vizyona çıkarıldı.
Timur babasını bulma umuduyla Kırgız dağlarında bir yaylaya gelir. Babasının öldüğünü öğrenir ve yaylada kalmaya karar verir. Amira adında genç ve güzel bir kadınla tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Ancak Amira’nın kocası savaştan dönünce yayladan kaçmak zorunda kalırlar. İki sevgili yeni bir dünya aramaya başlar. Acaba rüyalarındaki mavi cenneti bulabilecekler midir?
Kadınların Sakalı
"Kadınların sakalı çıksa ne iyi olurdu. Müşterilerimiz ikiye katlanırdı."
Arkadaşı itiraz etmiş;
" Sen ne diyorsun, iyi ki çıkmamış. Çıksaydı hangi berber çenelerini zaptedip tıraş edebilirdi ki?"
22 Mayıs 2010 Cumartesi
Ayrılık
Almanya doğumlu Umay İstanbul’da yaşadığı bunaltıcı evliliğinden kaçarak Berlin’deki ailesinin yanına geri döner. Yanına küçük oğlu Cem’i de almıştır. Umay’ın bu dönüşü aile içinde çatışmalara sebep olur. Bu küçük Türk ailesi Umay’a karşı duydukları sevgi ve yaşadıkları ortamın onların üzerindeki baskısı arasında kalmıştır. Umay oğlu ile birlikte yaşayacağı için kendini güçlü hisseder.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
IMDb
Çılgın Bir Gece
Phil ve Claire Foster orta halli evli bir çifttir. Rutin giden ilişkilerine bir tat katmak için haftada bir yemeğe çıkma kararı alırlar. Phil, Claire’ı şehrin en havalı restoranına götürmeye karar verir fakat burada rezervasyonları yoktur. Masa beklerken, vaktinde gelmeyen bir çiftin isimlerini kullanarak içeri girmeye karar verirler, artık Tripplehorn’lar olmuşlardır. Akıl almaz bir maceraya sürüklenirler.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
21 Mayıs 2010 Cuma
20 Mayıs 2010 Perşembe
Selvi Boylum Al Yazmalım
Asya ile İlyas’ın bir çocukları olur. İlyas başka bir kadınla gidince Cemşit onlara hem evini hem de yüreğini açar. İlyas bir gün geri döner. Asya iki erkeğin arasında kalır. Biri sevdiği, çocuğunun gerçek babası, öbürü ise onlara en güç anlarında evini ve gönlünü açıp sahip çıkarak emek veren bir başka adam. Sevgi mi, emek mi? Asya emekten yana koyar tavrını.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Hayata Çalım At
Ken Loach’un yönettiği ve Steve Evets, Eric Cantona, Stephanie Bishop ile Gerard Kearns’ın oynadığı Hayata Çalım At (Looking For Eric), 14 Mayıs 2010'da Tiglon Film dağıtımıyla Filma Ltd. tarafından vizyona çıkarıldı.
Ken Loach, 1997'de futbolu bırakan Eric Cantona'yı hayallerinde gören Manchester'lı postacı Eric'i anlatıyor. Postacı Eric, karısı onu terk ettikten sonra, panik atak krizleri geçiren, üstüne üstlük otuz yıldır sevdiği Lily'ye bile açılamayan çaresiz bir adamdır. İşte böyle anlarda, sarıldığı özel bir arkadaşı vardır: Her akşam ona görünen ve trompet çalan futbol dehası, filozof Eric Cantona.
19 Mayıs 2010 Çarşamba
Ezan Çiçekleri
Gençliğim maziye göçerken geldin
Sen benim geciken şanslı yönümsün
Son fırsat elimden kaçarken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin.
Gün gurup ederken bi akşamüstü
Gözlerin gönlümüm yolunu kesti
Bahçemde mutluluk rüzgarı esti
Sen bana iş işten geçerken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin
Görevi devredip ihtiyar-ı aya
Evlada diyordu güneş dünyaya
Ne akşamsefası ne sarı fulya
Son fırsat elimden kaçarken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin.
Sıradan sözlere eyleme meyil
Sen bana kulak ver sen bana eğil
Açelya begonya sardunya değil
Sen bana iş işten geçerken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin
Eski bir sevdanın ince ağrısı
Aşkınla tedavi gördü doğrusu
Duyuldu akşamın namaz çağrısı
Son fırsat elimden kaçarken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin.
Gün battı batacak hafif rahmet var
Gözüme gürünen bir alamet var
Bu aşkta bir hikmet bir keramet var
Sen bana iş işten geçerken geldin
Son fırsat elimden kaçarken geldin
Ezan çiçekleri açarken geldin
Cemal Safi
18 Mayıs 2010 Salı
Robin Hood
Robin, Nottingham’a gittiğinde ağır vergilerle inim inim inleyen bir kasabayla karşılaşır. Orada Lady Marion adlı dul bir kadına aşık olur. Ancak Lady Marion’ın, ormanlardan gelen bu adamın kimliğiyle ilgili bazı kuşkuları vardır. Sevdiği kadının kalbini kazanmak ve kasabayı kurtarmak isteyen Robin, kendi yaşam tarzına uygun insanlardan bir çete kurar. Şerifin adaletsizliğini yok etmek için üst sınıftan işbirlikçileri teker teker avlamaya başlarlar.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Vera’nın Şöförü
Pavel Chukhray’ın yönettiği ve Igor Petrenko, Yelena Babenko, Bogdan Stupka ile Andrey Panin’nun oynadığı Vera’nın Şöförü (Vera’s Driver), 14 Mayıs 2010’da Duka Film dağıtımıyla Yeni Film Prodüksiyon tarafından vizyona çıkarıldı.
Film, General Serov ve onun fiziksel engelli kızı Vera etrafında dönüyor. Vera göz alıcı, ancak fark edilir derecede fiziksel engeli olan bir kız, Viktor ise genç bir kızıl ordu askeridir. General adına çalışmaktadır. Viktor, Vera’nın özel şöförü olarak göreve atanmıştır. Victor, Vera’yı görür görmez ona ilgi duymaya başlar. Generalin uzun boylu sarışın güzel hizmetçisi Linda da Viktor’dan hoşlanmaktadır.
17 Mayıs 2010 Pazartesi
Kaynana Gelin
“Bak kızım benim 3 halim var.
1. Gülü göğsüme takarsam o gün sinirliyimdir,
2. Gülü kulağıma takarsam o gün orta halimdeyimdir,
3. Gülü başıma takarsam o gün iyi halimdeyimdir.”
Sıra geline gelir;
"Bak anne" der, "Benim 1 halim var. Sigaramı yakarım, bacak bacak üstüne atarım. Sen gülü kıçına da taksan ben yine bildiğimi yaparım."
16 Mayıs 2010 Pazar
15 Mayıs 2010 Cumartesi
14 Mayıs 2010 Cuma
13 Mayıs 2010 Perşembe
12 Mayıs 2010 Çarşamba
11 Mayıs 2010 Salı
Şikayetname
Hal hatır sorarlardı,
Hani yasak savmak kabilinden diyelim,
Senden sonra evin yolunu unuttu
Geçenlerde ışığı açık görmüş,
Kapıdan şöyle bir göründü küçük oğlun,
Bir sitem bir sitem,
Uğraşamam diyor üç buçuk emekli aylığınla senin,
Banka kuyruklarında bu iş güç arası,
O gitti oturup bir güzel ağladım,
Hani sana da kızmıyor değilim ara sıra,
Benden önce gittin de sanki,
Sultan mı ettiler seni Mısır'a?
Büyük oğlun desen bana hala dargın,
Getirdiği müteahhide vermemişim diye evi,
Ha bire söylenip duruyormuş,
Yok babamın anıları varmış,
Yok elleriye dikmişmiş bahçedeki sardunyaları.
Bıraksın diyormuş,
Bıraksın o eski hülyaları,
Ne babamdan ne ondan anı kalır,
Bilsin ki,öldüğü o ev satılır,
Bu çocuklar kime çekti bilmiyorum ki canım,
Son günlerde dalıp dalıp gidiyorum,
Canım sıkılıyor canım.
Kız daha kırkın çıkmamıştı ki evlendi
İki çocuklu o paragöz adamla,
Geçenlerde ayaküstü şöyle bir uğradılar,
Adam hem saygısız hem de aşırı şişman,
Sana bir şey söyleyeyim mi canım,
Kız pek mutlu değil yani bin pişman,
Hani dokunsan ağlayacak,
Ayrlırken elimi öptü,
Bu kış havalar soğuk geçecekmiş,
Aman kendine iyi bak sakın hastalanma bu yaşında,
Sabah akşam mutlaka al o ilacı,
Biliyorsun dedi babam da yok artık başında,
O gitti oturup bir güzel ağladım,
Artık ne telefonum çalıyor ne de kapım,
Mektup desen kimden gelecek be canım?
Son günlerde zaten,
Karşı kaldırımlardan dolaşıyor postacı.
Yok sakın aklından geçireyim deme,
İnan ki kırgın değilim,
Biraz burukluk işte biraz hüzün,
Hüzün bilirsin benim en doğal halimdir,
Hani bir de kahve yapmak zor gelmese,
Taşırmasam hani her defasında,
Şişşt,kimse duymasın ilaç milaç da almıyorum artık,
Kokunu öyle özledim ki canım,
Dün gece kahverengi paltona sarılıp uyudum,
Hayalimde okşadım o güzel saçlarını,
Hani sana da kızmıyor değilim ara sıra,
Benden önce gittin de sanki,
Sultan mı ettiler seni Mısır'a?
Mehmet Çetin K
10 Mayıs 2010 Pazartesi
9 Mayıs 2010 Pazar
Aldatma
Öteki adam bunu kabul etmiş, ikisi birlikte yandaki odaya girmişler, kapıyı kapatmışlar, sonra kadının kocası öteki adama fısıldamış; "Aslında kimsenin canının yanmasına gerek yok, ikimizde havaya ateş edelim sonra ölmüş gibi yere yatalım, karım ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur."
Böylece ikisi havaya bir el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar. Kadın silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş. Yere yatan iki adama bakmış ve bağırmış; "Hayatım çıkabilirsin, ikisi de öldü!.."
Aşkın Son Mevsimi
Michael Hoffman’ın yönettiği ve Christopher Plummer, Helen Mirren, James McAvoy ile Paul Giamatti’nin oynadığı Aşkın Son Mevsimi (The Last Station), 07 Mayıs 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Kalinos Film tarafından vizyona çıkarıldı.
1910 yılında 82 yaşındayken bir tren istasyonunda zatürreden can veren Tolstoy, ölümünün yüzüncü yılında çeşitli etkinliklerle tüm dünyada anılıyor. Jay Parini'nin romanından uyarlanan filmde, Tolstoy ile 48 yıllık karısı Sofya arasındaki karmaşık aşkın son yılındaki hikâyesine tanık oluyoruz. Helen Mirren filmdeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar'a aday gösterilmişti.