30 Nisan 2011 Cumartesi
29 Nisan 2011 Cuma
Beni Asla Bırakma
Son dönemlerin en başarılı roman uyarlamalarından biri olan filmde, Ruth, Kathy ve Tommy çocukluklarını neredeyse cennetten çıkma bir İngiliz yatılı okulunda geçirmişlerdir. Erişkinliğe adım attıklarında ise aralarındaki güçlü sevgiyi sindirmeye çalışırken bir yandan da onlardan gizlenen, kabûllenmesi güç bir gerçeğe ve korkunç kaderlerine hazırlanmaları gerekmektedir.
İçimdeki Yangın
Wajdi Mouawad’ın ünlü oyunundan uyarlanan bu trajedi, anneleri Nawal’ın ölümünün ardından Lübnan’a doğru yola çıkan Simon ve Jeanne adlı ikizleri anlatıyor. Bu serüven, onları annelerinin geçmişiyle ilgili çarpıcı bir gerçekle karşı karşıya getirir. İzleyiciyi tamamen içine alan film, tüm iniş çıkışların sonunda şok etkisi yaratıyor.
Tehlikeli Tutkular
Yakışıklı, asi ve karizmatik Luke ile ana kuzusu olmaktan sıkılan Malachy, muhteşem bir yaz tatili geçirmeye hazırlanmaktadır. Ancak Malachy’nin çalıştığı spor salonunun sahibinin kızı Michelle’in gelişiyle işler değişecektir. Michelle’in cazibesi karşısında her ikisi de de onu tavlamak için oynadıkları oyunların dozunu arttırmakta geri adım atmayacaktır.
Pina
Alman Dans Tiyatrosu akımının öncülerinden, Tanztheater Wuppertal Pina Bausch isimli topluluğun koreografı, 2009 yılında hayata gözlerini yuman Pina Bausch için Wim Wenders’ın çektiği Pina geçtiğimiz haftalarda İstanbul Film Festivali’nde gösterilmiş ve biletleri ilk günden tükenmişti. Wenders filmi, sanatçının yaratım hayatına arka plân oluşturan Wuppertal şehrinde çekti.
28 Nisan 2011 Perşembe
27 Nisan 2011 Çarşamba
26 Nisan 2011 Salı
25 Nisan 2011 Pazartesi
Bir İyi Bir de Kötü Haber
Nişanlı çift, evlilik öncesi sağlık raporu için doktora gitmişler.
İkisini de muayene eden doktor, genç adamı kenara çekerek kulağına fısıldamış:
"Size bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber, nişanlınızda belsoğukluğu var maalesef! "
Genç adam "Aman Tanrım" diyerek sorar;"Peki iyi haber ne?"
" Hastalığı kaptığı kişi siz değilsiniz. Sizin bir şeyiniz yok çok şükür! "
İkisini de muayene eden doktor, genç adamı kenara çekerek kulağına fısıldamış:
"Size bir iyi bir de kötü haberim var. Kötü haber, nişanlınızda belsoğukluğu var maalesef! "
Genç adam "Aman Tanrım" diyerek sorar;"Peki iyi haber ne?"
" Hastalığı kaptığı kişi siz değilsiniz. Sizin bir şeyiniz yok çok şükür! "
Don Giymeye Vakit Yok
Sultan en güvendiği adamını Arabistan'a hünkâr göndermiş. Hünkâr, Arabistan'da gezerken bakmış, Araplar entari giyiyorlar ama altlarına don giymiyorlar. Bir rüzgar estimi, manzara felaket! Haber salmış, altına don giymeyenler kadı huzuruna çıkarılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş, Arapın bir tanesi don giymemiş ve ilk rüzgarda olay fark edilmiş. Kadı huzuruna çıkarmışlar. Kadı sormuş;
" Adın? "
" Abdullah "
" Baba adın? "
" Abdülmecid "
" Evli misin? "
" 5 tane karım var! "
" Kaç çocuğun var? "
" İlkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden 13, beşincisinden 18 tane. Bir tane de yolda..."
Kadı kararını vermiş;
" Yaz kâtip efendi; Abdülmecid oğlu Abdullah'ın don giymeye vakti olmadığından beraatine karar verilmiştir! "
" Adın? "
" Abdullah "
" Baba adın? "
" Abdülmecid "
" Evli misin? "
" 5 tane karım var! "
" Kaç çocuğun var? "
" İlkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden 13, beşincisinden 18 tane. Bir tane de yolda..."
Kadı kararını vermiş;
" Yaz kâtip efendi; Abdülmecid oğlu Abdullah'ın don giymeye vakti olmadığından beraatine karar verilmiştir! "
24 Nisan 2011 Pazar
Zaman ve Sevgi
Uzun yıllar önce, tüm insani duyguların yaşamakta olduğu bir ada varmış: İyimserlik, üzüntü, ihtiras, sevgi ve diğerleri...
Günlerden bir gün, üzerinde bulundukları adanın batacağını öğrenmişler. Herkes gemisini hazırlayıp, adayı terk etmiş. Sevgi son ana kadar beklemiş. Tam ada batmadan önce gelip geçen gemilerden yardım istemeye başlamış:
" Zenginlik! Beni götürebilir misin?"
" Yapamam. Gemim altın ve gümüşle dolu; sana yer yok."
Bakmış bir başka gemi geliyor; ona da seslenmiş:
" Gurur! Rica ediyorum beni alabilir misin?"
" Hayır alamam. Mevcudiyetinle gemimi yozlaştırabilirsin."
Yanından geçmekte olan üzüntü'ye bu defa sormuş sevgi:
" Ben buradayım... gelebilir misin?"
" Yok hayır, bana bulaşma. O kadar üzüntülüyüm ki, yalnız kalmalıyım."
Daha sonra neşe geçmiş yanından. Halinden o kadar memnunmuş ki, sevgi'nin ona seslendiğini duymamış bile.
Birdenbire bir ses, "Gel sevgi, benim tekneme bin" demiş.
Yaşlı bir zatmış konuşan. Ona sormuş: "Sen kimsin?"
" Zaman..."
Sevgi, zaman'ın yardımıyla karaya çıkınca, diğer arkadaşlarını bulmuş ve bilgi'den öğrenmek istemiş: "Neden zaman bana yardım etti?" diye sormuş.
Sadece zaman, sevgi'nin hayatta ne kadar önemli olduğunu anlar da onun için.
Sevgi zamanla güçlenir derinleşir ve zamana dayanabilen sevgi gerçek olandır.
Günlerden bir gün, üzerinde bulundukları adanın batacağını öğrenmişler. Herkes gemisini hazırlayıp, adayı terk etmiş. Sevgi son ana kadar beklemiş. Tam ada batmadan önce gelip geçen gemilerden yardım istemeye başlamış:
" Zenginlik! Beni götürebilir misin?"
" Yapamam. Gemim altın ve gümüşle dolu; sana yer yok."
Bakmış bir başka gemi geliyor; ona da seslenmiş:
" Gurur! Rica ediyorum beni alabilir misin?"
" Hayır alamam. Mevcudiyetinle gemimi yozlaştırabilirsin."
Yanından geçmekte olan üzüntü'ye bu defa sormuş sevgi:
" Ben buradayım... gelebilir misin?"
" Yok hayır, bana bulaşma. O kadar üzüntülüyüm ki, yalnız kalmalıyım."
Daha sonra neşe geçmiş yanından. Halinden o kadar memnunmuş ki, sevgi'nin ona seslendiğini duymamış bile.
Birdenbire bir ses, "Gel sevgi, benim tekneme bin" demiş.
Yaşlı bir zatmış konuşan. Ona sormuş: "Sen kimsin?"
" Zaman..."
Sevgi, zaman'ın yardımıyla karaya çıkınca, diğer arkadaşlarını bulmuş ve bilgi'den öğrenmek istemiş: "Neden zaman bana yardım etti?" diye sormuş.
Sadece zaman, sevgi'nin hayatta ne kadar önemli olduğunu anlar da onun için.
Sevgi zamanla güçlenir derinleşir ve zamana dayanabilen sevgi gerçek olandır.
23 Nisan 2011 Cumartesi
Kimliksiz
Martin, Berlin’de geçirdiği bir araba kazasından sonra kendine geldiğinde karısının kendisini tanımadığı ve başka bir adamın da kendisinin yerine geçtiğini fark eder. Kimse ona inanmamakta ve suikastçılar tarafından takip edilmektedir. Yalnız, yorgun ve kaçak durumunda kalmıştır. Ona yardım eden Ally sayesinde bu durumdan kurtulmaya çalışır.
Mutluluğun Peşinde
Becca ve Howie Corbett mutlu evlilikleri olan bir çifttir fakat küçük çocukları bir araba kazasına kurban gidince kusursuz dünyaları alt üst olur ve bu beklenmedik acı onları mutluluk arayışında duygusal bir yolculuğa çıkmaya zorlar.
Yönetmen John Cameron Mitchell’a göre bu film “güzel bir melankoli, içinden mutluluk geçen bir şarkı” gibi.
22 Nisan 2011 Cuma
21 Nisan 2011 Perşembe
20 Nisan 2011 Çarşamba
Seni Sevdim
Seni sevdim
Dalda açan tomurcuk niyetine
Seni seviyorum
Yağmur bulutum
Yağıverdin kurumuş yüreğime
Seninle ısındı dünyam
Güneş ışığım oldun
Gecemi aydınlatan ay parçam
Güvercinim
Kendime küs kendimle barıştıran
Gidenleri geri getirmiştin bana
Minnettarim sana
Gitsen de
Yaşattıkların bin ömre bedel
Ömrümden verdiğim herşey sana değer
Seni sevdim, seviyorum
Seveceğim
Biraz daha yaşayabilirsem eger...
Saadet Güldürsün
Dalda açan tomurcuk niyetine
Seni seviyorum
Yağmur bulutum
Yağıverdin kurumuş yüreğime
Seninle ısındı dünyam
Güneş ışığım oldun
Gecemi aydınlatan ay parçam
Güvercinim
Kendime küs kendimle barıştıran
Gidenleri geri getirmiştin bana
Minnettarim sana
Gitsen de
Yaşattıkların bin ömre bedel
Ömrümden verdiğim herşey sana değer
Seni sevdim, seviyorum
Seveceğim
Biraz daha yaşayabilirsem eger...
Saadet Güldürsün
Seni Sensiz Yaşayacağım
Ayrılmak ister mi bu gönül senden
Kopar mı seven biriciğinden
Başka çarem yoktu birtanem
Ben yaralıyım ezelden
Gel, sen de vazgeç benden
Yüreğimi kopar yüreğinden
Hiç bir şey gelmiyor ki elden
Sen, mutlu olacaksın bir gün
Uzaktan bakacağım ben
Öleceğim kederimden
Sen diye sardığım hayalini
Öpüp, öpüp koklayacağım
Bebeğim, senden sonra sevemem
Son nefesime kadar, buna inan
Senin ile, aşk'ın ile yanacağım
Ben seni, sensiz yaşayacağım
Saadet Güldürsün
Kopar mı seven biriciğinden
Başka çarem yoktu birtanem
Ben yaralıyım ezelden
Gel, sen de vazgeç benden
Yüreğimi kopar yüreğinden
Hiç bir şey gelmiyor ki elden
Sen, mutlu olacaksın bir gün
Uzaktan bakacağım ben
Öleceğim kederimden
Sen diye sardığım hayalini
Öpüp, öpüp koklayacağım
Bebeğim, senden sonra sevemem
Son nefesime kadar, buna inan
Senin ile, aşk'ın ile yanacağım
Ben seni, sensiz yaşayacağım
Saadet Güldürsün
Seni Seviyorum Birtanem
Yine çok özledim seni birtanem
Yine yalnızlığım da alev alev yanan sen
Yoksun, düşüyorsun yaş olup gözlerimden
Avunur oldum yokluğunda yanımda ki hayalinle
Kuş olup uçamıyorum sana bu kadar yakınken
Budur beni yıkan, en çok kahreden
Tutunamıyorum ellerine, uzansam tutacakken
Yeşereceğim gözlerinin yeşilinde, bir girebilsem
Sen yabancı çiçeklere su verirken yüreğinden
Ben soluyorum, kuruyorum hasretinden
Bir bilebilsen, anlıyabilsen nar tanem
Ben seni böylesine, ölesiye severken
Sen yine el sallayacaksın bana, giderken
Döndüğünde yaşadığın yalancı sevgilerinden
Sığınacağın limanın ben olacağım yeniden
Seni seviyorum, seni seviyorum birtanem
Saadet Güldürsün
Yine yalnızlığım da alev alev yanan sen
Yoksun, düşüyorsun yaş olup gözlerimden
Avunur oldum yokluğunda yanımda ki hayalinle
Kuş olup uçamıyorum sana bu kadar yakınken
Budur beni yıkan, en çok kahreden
Tutunamıyorum ellerine, uzansam tutacakken
Yeşereceğim gözlerinin yeşilinde, bir girebilsem
Sen yabancı çiçeklere su verirken yüreğinden
Ben soluyorum, kuruyorum hasretinden
Bir bilebilsen, anlıyabilsen nar tanem
Ben seni böylesine, ölesiye severken
Sen yine el sallayacaksın bana, giderken
Döndüğünde yaşadığın yalancı sevgilerinden
Sığınacağın limanın ben olacağım yeniden
Seni seviyorum, seni seviyorum birtanem
Saadet Güldürsün
19 Nisan 2011 Salı
18 Nisan 2011 Pazartesi
Kadın Olmak
Küçük kız annesine;
" Anne evlenmezsem ileride teyzem gibi mi olacağım? "
" Evet kızım."
" Eee, evlenirsem de babam gibi bir kocam mı olacak?"
" Evet kızım."
" Yaa kadın olmak ne berbat şeymiş.!."
" Anne evlenmezsem ileride teyzem gibi mi olacağım? "
" Evet kızım."
" Eee, evlenirsem de babam gibi bir kocam mı olacak?"
" Evet kızım."
" Yaa kadın olmak ne berbat şeymiş.!."
Bak Şu Mahmut'a
İstinye Park'tan çıkarken, kocasının lüks cipini güzel bir sarışının kullandığını gören kadın, cipe yaklaşır ve başlar bağırmaya;
" Senin bu cipte ne işin var, şırfıntı.. Defol git buradan, o kocam olacak adama biliyorum ben ne yapacağımı..."
Sarışın ağlayarak uzaklaşır ve cep telefonuyla "Mahmut'cuğum, karın beni senin cipi kullanırken gördü, bağırarak hakaretler etti" der.
Mahmut; "Tamam canım, sakin ol" der ve doğru tanıdığı bir notere gidip, güvendiği bir arkadaşına cipin satış işlemini yaptırır. Akşam eve döndüğünde karısı başlar bağırmaya;
" Senin cipte o sarışın şırfıntının ne işi vardı? Ağzıma gelen hakareti yaptım. Utan be..."
" Hanım sen ne diyorsun, ne sarışını? Ben dün o cipi sattım. İşte noter senedi. Sen cipi alan adamın karısına hakaret etmişsin. Beni de kendini de rezil ettin."
" Evyaah!.. Ne yaptım ben Mahmutçuğum, n'olur affet beni!.."
" Senin bu cipte ne işin var, şırfıntı.. Defol git buradan, o kocam olacak adama biliyorum ben ne yapacağımı..."
Sarışın ağlayarak uzaklaşır ve cep telefonuyla "Mahmut'cuğum, karın beni senin cipi kullanırken gördü, bağırarak hakaretler etti" der.
Mahmut; "Tamam canım, sakin ol" der ve doğru tanıdığı bir notere gidip, güvendiği bir arkadaşına cipin satış işlemini yaptırır. Akşam eve döndüğünde karısı başlar bağırmaya;
" Senin cipte o sarışın şırfıntının ne işi vardı? Ağzıma gelen hakareti yaptım. Utan be..."
" Hanım sen ne diyorsun, ne sarışını? Ben dün o cipi sattım. İşte noter senedi. Sen cipi alan adamın karısına hakaret etmişsin. Beni de kendini de rezil ettin."
" Evyaah!.. Ne yaptım ben Mahmutçuğum, n'olur affet beni!.."
17 Nisan 2011 Pazar
16 Nisan 2011 Cumartesi
Bizim Büyük Çaresizliğimiz
Seyfi Teoman’ın yönettiği ve İlker Aksum, Fatih Al, Güneş Sayın ile Taner Birsel’in oynadığı Bizim Büyük Çaresizliğimiz, 15 Nisan 2011'de Tiglon Film dağıtımıyla Bulut Film tarafından vizyona çıkarıldı.İki yakın arkadaş, aynı evde yaşamaya başladıklarında diğer arkadaşları Fikret, bir trafik kazası geçirir ve annesiyle babasını kaybeder. Almanya’ya geri dönmesi gereken Fikret, Ender ve Çetin’den, kız kardeşi Nihal’in okulunu bitirene kadar, onlarla kalmasını ister. Bir süre sonra Ender ve Çetin, birbirlerinden habersiz Nihal’e aşık olurlar. Bu ortak aşk, Ender ve Çetin’in dostluğunda yeni bir sayfa açar.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb
Londra Bulvarı
William Monahan’ın yönettiği ve Colin Farrell, Keira Knightley, Ray Winstone ile Anna Friel’in oynadığı Londra Bulvarı (London Boulevard), 15 Nisan 2011’de Pinema Film dağıtımıyla Pinema Film tarafından vizyona çıkarıldı.Mitchel, hapisten çıkmıştır ve yeni bir hayata başlamak istemektedir. Eski hayatına geri döneceğini düşünenlerden gelen teklifleri kabûl etmez. Bunların yerine ünlü bir oyuncu olan Charlotte ile çalışmaya karar verir. İş olarak başlayan ilişkiler aşka döner. Geçmişi peşinden gelsede Mitchel hayatını geri kazanmak için mücadele etmeye karar verir.
Basın Bülteni: .pdf / .doc
Fotoğraflar
Fragman
IMDb
15 Nisan 2011 Cuma
Aşkın Büyüsü
Jacob, anne - babasının bir trafik kazasında öldüğü haberini alınca eğitimini bir kenara bırakıp bir sirk trenine katılır. Burada sirkin yıldızı Marlena ile tanışır ve ona aşık olur. İkili, sirkin asi ama bir o kadar da özel fili Rosie’ye olan sevgileriyle de birleşirler. Marlena’nın karizmatik olduğu kadar tehlikeli de olan kocası August’a rağmen aşklarını sürdürürler.
14 Nisan 2011 Perşembe
13 Nisan 2011 Çarşamba
12 Nisan 2011 Salı
11 Nisan 2011 Pazartesi
Sen İstanbul Kokardın
Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim
Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın
Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın
Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim
Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor
Serdar Tuncer
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim
Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın
Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın
Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim
Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, İstanbul seni kokuyor
Serdar Tuncer
Kötülük
Boşanma davasında, kadın hakime yakınır;
" Kocam beni dövdü."
Koca boynunu bükerek;
" Karım bana daha büyük kötülük yaptı. Benimle evlendi hâkim bey.."
" Kocam beni dövdü."
Koca boynunu bükerek;
" Karım bana daha büyük kötülük yaptı. Benimle evlendi hâkim bey.."
10 Nisan 2011 Pazar
Başarının Küçük Sırları
Bol bol gülümse! Hem maliyeti sıfırdır, hem de bedeline paha biçilmez!
Cesur ol! Değilsen bile öyle davran!
İnsanlara adları ile hitap et!
Ayrıntı profesörü olma!
İlk intibalarına güvenme!
Arkadaşına borç verirken ihtiyatlı davran! İkisini de kaybedebilirsin!
Kaybedecek hiçbirşeyi kalmamışlardan uzak dur!
Kimse ile köprüleri atma!
Büyük söz ver ama, yerine de getir!
Hayatın her zaman adil olmasını bekleme!
Hüküm vermeden önce her iki tarafı da dinle!
Zarif ol! Kimseyi bile bile kendinden soğutma!
Birine "Seni seviyorum!" deme fırsatını kaçırma!
Sana yardımcı olanlara minnet duy!
Önceliklerini iyi tâyin et!
Zamanı ve sözleri dikkatli kullan! Geri alınamaz!
Güzel giyin; insanlar giyindikleriyle karşılanır!
Geniş ol! Şükret!
Verdiğin nasihatların tersi davranışlardan sakın!
Başladığın her işi bitir!
Kimsenin sözünü kesme!
Seni ziyarete gelenleri ayakta karşıla!
Az tanıdığın birine rastladığında elini uzat ve adını söyle! Seni hatırlamayabilir!
Telefonu güvenli ve dinamik bir sesle aç!
Ölmeden önce kendine bir mezar yeri satın al ve sık sık oraya git!
Keşke yerine, bir dahaki sefere demeyi dene!
Devamlı, "Ben dürüstüm!" diyenden şüphelen!
İş bitmeden, aslâ ödemenin tamamını yapma!
Biri sana sarıldığında önce onun kollarını gevşetmesini bekle!
Karnın açken yiyecek içecek alışverişine çıkma!
Ölüm kalım dışında hiçbirşey göründüğü kadar önemli değildir!
Bir insanın en derin duygusal ihtiyacı, takdir edildiğini hissetmesidir!
Başka bir iş ayarlayıncaya kadar istifa etme!
İyi bir avukat ve tesisatçıyla ahbap ol!
Dinlemeyi öğren! Bazı fırsatlar kapıyı hafif tıklatır!
Büyük düşün ama, küçük zevklerin de tadına var! Rahatla!
Kredi kartlarını, kredisi için değil, kolaylığı için kullan!
Cesur ol! Değilsen bile öyle davran!
İnsanlara adları ile hitap et!
Ayrıntı profesörü olma!
İlk intibalarına güvenme!
Arkadaşına borç verirken ihtiyatlı davran! İkisini de kaybedebilirsin!
Kaybedecek hiçbirşeyi kalmamışlardan uzak dur!
Kimse ile köprüleri atma!
Büyük söz ver ama, yerine de getir!
Hayatın her zaman adil olmasını bekleme!
Hüküm vermeden önce her iki tarafı da dinle!
Zarif ol! Kimseyi bile bile kendinden soğutma!
Birine "Seni seviyorum!" deme fırsatını kaçırma!
Sana yardımcı olanlara minnet duy!
Önceliklerini iyi tâyin et!
Zamanı ve sözleri dikkatli kullan! Geri alınamaz!
Güzel giyin; insanlar giyindikleriyle karşılanır!
Geniş ol! Şükret!
Verdiğin nasihatların tersi davranışlardan sakın!
Başladığın her işi bitir!
Kimsenin sözünü kesme!
Seni ziyarete gelenleri ayakta karşıla!
Az tanıdığın birine rastladığında elini uzat ve adını söyle! Seni hatırlamayabilir!
Telefonu güvenli ve dinamik bir sesle aç!
Ölmeden önce kendine bir mezar yeri satın al ve sık sık oraya git!
Keşke yerine, bir dahaki sefere demeyi dene!
Devamlı, "Ben dürüstüm!" diyenden şüphelen!
İş bitmeden, aslâ ödemenin tamamını yapma!
Biri sana sarıldığında önce onun kollarını gevşetmesini bekle!
Karnın açken yiyecek içecek alışverişine çıkma!
Ölüm kalım dışında hiçbirşey göründüğü kadar önemli değildir!
Bir insanın en derin duygusal ihtiyacı, takdir edildiğini hissetmesidir!
Başka bir iş ayarlayıncaya kadar istifa etme!
İyi bir avukat ve tesisatçıyla ahbap ol!
Dinlemeyi öğren! Bazı fırsatlar kapıyı hafif tıklatır!
Büyük düşün ama, küçük zevklerin de tadına var! Rahatla!
Kredi kartlarını, kredisi için değil, kolaylığı için kullan!
9 Nisan 2011 Cumartesi
8 Nisan 2011 Cuma
Her Şey Güzel Olacak
Falk, bir gün arabasıyla genç bir adama çarpar ve kaçarken adamın çantasını alır. Adamın elinde Irak'la ilgili, Danimarka hükümetini sarsacak sırlar vardır. Falk, bir anda büyük bir siyasi komplonun içine düşmüştür. Başından geçenleri insanlara inandırmakta güçlük çeken Falk, elindeki belgeleri açıklamak için her şeyi göze alır.
Yaşam Şifresi
Colter, hız treninde uyanır ve buraya nasıl geldiğine dair hiçbir fikri yoktur. Cüzdanında da Sean'ın adlı birinin kimliği vardır. Aniden trende büyük bir patlama olur. Ardından Colter, bir tecrit birimine gönderilir. “Yaşam Şifresi” adlı programla Sean olarak davranabilmektedir. Trene her dönüşünde bombacının kimliğini tanımlayabilmesi için sekiz dakikası vardır. Bu faciayı mutlaka önlemelidir.
Son Gece
New York’lu mükemmel çift Joanna ve Michael, Michael’ın çekici ve işveli bir arkadaşıyla çıktığı iş gezisi sonrası aldatmak, pişmanlık ve arzu üzerine acı bir biçimde kafa yoracaktır. Ama bunun sonucunda Joanna eşini suçlayacak ve başkasının kollarına itecek, sonra da kendisine hâlâ âşık olan eski erkek arkadaşıyla öylesine buluşacaktır. Bu işin sonu nereye varacaktır?
7 Nisan 2011 Perşembe
6 Nisan 2011 Çarşamba
5 Nisan 2011 Salı
4 Nisan 2011 Pazartesi
Keçi At ve İnek
Uçakta yanında oturan güzel kadının Tolstoy'un bir kitabını okuduğunu fark eden delikanlı "Galiba edebiyata meraklısınız. Sizinle edebiyattan konuşalım, böylece seyahat kısa sürer,"demiş. Kadın, bakmış ki kurtuluş yok. Kitabı yavaşça kapatarak, başını adama çevirmiş; "Edebiyat konusuna girmeden önce size bir soru sorayım. "
" Tabii, buyurun..."
" Keçi, at ve inek üçü de ot yiyerek beslenir. Ancak keçinin dışkısı misket şeklinde, atınki pişmaniye, ineğinki de löp bir şekildedir. Peki... bunların üçü de ot yediği halde niye üçünün dışkısı birbirinden farklı?"
" Şey... Bilmem ki.. Gerçekten anlamadım."
" Peki... Madem hiçbir moktan anlamıyorsunuz, o zaman ben sizinle ne konuşayım?"
" Tabii, buyurun..."
" Keçi, at ve inek üçü de ot yiyerek beslenir. Ancak keçinin dışkısı misket şeklinde, atınki pişmaniye, ineğinki de löp bir şekildedir. Peki... bunların üçü de ot yediği halde niye üçünün dışkısı birbirinden farklı?"
" Şey... Bilmem ki.. Gerçekten anlamadım."
" Peki... Madem hiçbir moktan anlamıyorsunuz, o zaman ben sizinle ne konuşayım?"
Mantı
Karı koca sohbet ediyorlarmış.
Adam:"Ölürsem evlenir misin?" diye sormuş.
Kadın:"Evlenmem.."
"Evlenirsin, evlenirsin.." demiş adam..
Kadın şöyle bi düşünmüş; "Belki evlenirim, çocuklar ortada kalmasın diye.." demiş.
Adam: "Peki, ona da bana yaptığın gibi mantı yapar mısın?"
Kadın cevap vermiş; "Yok yapmam, o mantı sevmiyor.."
Adam:"Ölürsem evlenir misin?" diye sormuş.
Kadın:"Evlenmem.."
"Evlenirsin, evlenirsin.." demiş adam..
Kadın şöyle bi düşünmüş; "Belki evlenirim, çocuklar ortada kalmasın diye.." demiş.
Adam: "Peki, ona da bana yaptığın gibi mantı yapar mısın?"
Kadın cevap vermiş; "Yok yapmam, o mantı sevmiyor.."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)