28 Şubat 2010 Pazar

Fanatik

İki fanatik futbolsever konuşmaktadır.
Biri; "Maça gitmiyor musun?"
"Ne diye gideyim ki? Oynanan futbol değil. Hakemler kötü. Oynanan oyun itiş kakış. Saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle... İçerde kavga, gürültü... Çıkışta da vasıta bulamıyorsun..."
Diğeri; "Ben de maça gitmiyorum. Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor..."

İki Sarhoş İspanyol

İki sarhoş İspanyol (Pepe, Manolo) barda bir yandan kafa çekip atıştırmakta bir yandan da sohbet etmektedirler. Bir ara Manolo Pepe’ye:
"Pepe zeytinlerin bacakları var mıdır?"
"Hayır, Manolo hayır."
"O zaman az önce bir hamam böceği yedin, haberin olsun."

27 Şubat 2010 Cumartesi

Aşktan Sana Kalan Tek Hatıran

Tadı tuzu yok artık hiçbir şeyin
Gönlüm divane, ben ise viraneyim
Bulamam artık asla, böyle bir sevda
Sen cellâdım oldun ben ise köleyim

Artık yok, ne güzel sesin, ne de ellerin
Demeyecek artık kimse bana sevdiğim
Arayamam artık ne doğada ne de kulda
Sen ilktin inan, sen idin benim bebeğim

Haykırmak neye yarar yok oldu sözlerin
Bakamayacak bana artık derin derin gözlerin
Bu aşk dilde değil, bu sevdadır kanımda
Kalmadı anlamı senden sonra hislerin

Kaybetmek ne berbat bir şeymiş ne kadar acı
Bu aşktan geride, sana kalan tek hatıran;
Bir dermansız beden oluyormuş,
Bir de adım atamayan dizlerin...

A Kılıç

26 Şubat 2010 Cuma

Veda

Zülfü Livaneli’nin yönettiği ve Sinan Tuzcu, Serhat Mustafa Kılıç, Dolunay Soysert ile Özge Özpirinçci'nin oynadığı Veda, 26 Şubat 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Kamera Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Atatürk ve Salih Bozok'un Selânik’te çocuklukta başlayan arkadaşlıkları önce silâh arkadaşlığına, sonrasında cumhuriyetle birlikte aynı ideallerin peşinde yürüyen yarım asırlık dostluğa ve ölene kadar süren kardeşliğe dönüştü. Veda, Salih Bozok’un anlatımıyla, bu dostluğun, Atatürk’ün hayatının dönüm noktalarının, vatanı kurtarmak için ölüme meydan okuyan bir kuşağın komutanının hikâyesi.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

Cennetimden Bakarken

Peter Jackson’ın yönettiği ve Mark Wahlberg, Rachel Weisz, Susan Sarandon ile Stanley Tucci'nin oynadığı Cennetimden Bakarken (The Lovely Bones), 26 Şubat 2010'da UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarılıyor.
Susie, 14 yaşında öldürülmüş ve cennete gitmiştir. Ölümünden sonra dünyada onsuz sürüp giden yaşamı, ortadan kayboluşuyla ilgili yorumlarını, ailesinin sevgili kızlarının canlı bulunması umuduna sarılmasını ve katilinin cinayetten kalan ipuçlarını yok etmeye çalışmasını takip eder. İstediği herşey düşündüğü an yerine gelmektedir ama dünyada da hayat sürerken Susie’de bir şekilde o hayata dahildir.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

Eyyvah Eyvah

Hakan Algül’ün yönettiği ve Ata Demirer, Demet Akbağ Özge Şakrak Borak ile Salih Kalyon’un oynadığı Eyyvah Eyvah, 26 Şubat 2010’da UIP Filmcilik dağıtımıyla BKM Film tarafından vizyona çıkarılıyor.
Hüseyin, Trakya’nın bir köyünde ninesi ve dedesiyle büyüyen bir delikanlıdır. İki büyük aşkı klarnet çalmak ve Müjgan ile hayatı mutlu devam ederken, hiç beklemediği bir olay onu köyünden ayırır. İstanbul’a gelen Hüseyin’e önce klarneti, sonra da şarkıcı Firuzan destek olacaktır. İstanbul’un gece klüplerinde çalışan Firuzan’ın hayatı rengarenk ve bir o kadar da karışıktır. Hüseyin’le tanışınca hayatına kahkaha ve macera dahil olur.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

23 Şubat 2010 Salı

Pazarlık Payı

Küçük Kayserili'ye hocası sormuş :
"Altı kere altı?"
"Otuz dokuz."
"Otur, sıfır."
Arkadaşı sorar :
"Bildiğin halde neden otuz dokuz dedin?"
" Pazarlık edecektim, anlamadı"

Loto

Brandi adında sarışın bir iş kadınının işleri çok kötü gidiyormuş. İflas edince yardım için Tanrı'ya başvurmaya karar vermiş. Gece yatmadan başlamış duaya;"Tanrım, iflas ettim ve işyerimi kaybettim. Eğer yakın zamanda elime para geçmezse evimi de kaybedeceğim. Lütfen Lotoyu kazanmamı sağla."
Ertesi gün o haftanın lotoçekilişi yapılmış ve başka biri kazanmış. Yine bir loto çekilişi öncesinde kadın yine dua etmiş; "Tanrım, işyerimi kaybettim, evimi kaybettim eğer yakın zamanda elime para geçmezse arabamı da kaybedeceğim. Lüften yarınki lotoyu kazanmamı sağla."
Ertesi gün lotoyu yine bir başkası kazanmış. Sonraki loto arefesinde kadın yine dua etmeye başlamış; "Tanrım, beni neden unuttun? İşyerimi, evimi, arabamı kaybettim çok zor durumdayım, lütfen, lütfen bu seferki lotoyu kazanmamı sağla da işlerimi yoluna koyayım."
Birdenbire ortalık ilahi bir beyaz ışıkla aydınlanırken gök aralanmış ve Tanrı seslenmiş: "Brandi kızım, Lotoyu kazanmak için önce Loto bileti alman lazım..

21 Şubat 2010 Pazar

Kartpostal

Lüks bir otel odasında adam oda servisine 2 kişilik bir yemek ısmarlamış. Gelen garson süit odaya harika bir sofra hazırlamış, yüklüce bahşişi alıp odadan çıkarken yataktaki muhteşem kızı fark etmiş, aldığı bahşişin heyecanıyla "Karınız için bir şey ister misiniz?" diye de sormuş.

"Ah, evet güzel fikir.." demiş adam,"Lütfen bir de kartpostal getirir misiniz?.."

Üstünü mü Altını mı

Bir genç kız plajda minicik bir bikiniyle yatmış, güneşleniyormuş. Ama bikini de ne bikini! O biçim. Alt parçası ceviz kabuğu, üst parçası fındık kabuğu kadar bir şey. Herkesin gözü genç kızın üzerinde. Plaj bekçisi kızın yanına yaklaşmış;

"Sizin turist olduğunuz anlaşılıyor. Burada böyle iki parça mayo giymek yasaktır" demiş.

Genç kız şaşkın;

"Peki, hangi parçasını çıkartayım? Üstünü mü, altını mı?"

Peri Masalı

Günlerden bir gün bir adam bir kadına "Benimle evlenir misin?" diye sordu, kadın "Hayır" dedi.
Ondan sonra da kadın heeeep mutluluk içinde yaşadı;
Rahatça alışverişe gidebildi, arkadaşlarıyla dilediği gibi eğlenebildi, her zaman temiz bir evi oldu, kimsenin arkasını toplamadı, hiçbir zaman yemek pişirmesi gerekmedi, her zaman giysi ve ayakkabılarla dolu bir gardırobu oldu ve hep zayıf kaldı ve hiç aldatılmadı...

19 Şubat 2010 Cuma

Aşk Dersi

Lone Scherfig’in yönettiği ve Peter Sarsgaard, Olivia Williams, Carey Mulligan ile Emma Thompson’nun oynadığı Aşk Dersi (An Education), 19 Şubat 2010’da Tiglon Film dağıtımıyla Bir Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Yıl 1961, 16 yaşında, kadınlığa geçişin eşiğinde olan Jenny odasında özgür bir hayatın hayallerini kurmaktadır. Yağmurlu bir Londra sabahında Jenny’nin rutin hayatı 30 yaşlarındaki David’in gelişiyle altüst olur. Parlak bir öğrenci olan Jenny, Oxford’da okuma hakkı kazanmak ile karizmatik ve kendinden yaşça geçkin bir adamın çekici teklifi ve hayatı arasında gidip gelmektedir.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

16 Şubat 2010 Salı

Öğrendim Ki

Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.


Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...
Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki...
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.


Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki...
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki...
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

Ataol Behramoğlu

14 Şubat 2010 Pazar

Muhasebecinin Aşkı

Maliyet dönemi sonundayım gülüm
Elimde geçmiş yılın bilançosu
Dağıtamadığım sermayem
Sermayem sendin gülüm
Ardında dönüp duran varlık ise ben

Sevgililer Günü Hediyesi

İki arkadaş Sevgililer Günü hangi hediyeyi alacaklarını konuşuyorlarmış.
Biri "Ben geçen yıl ev aldım, önceki yıl da yat aldım. Bu yıl ne alsam acaba?"demiş.
Diğeri de "Ben geçen yıl yazlık ev, önceki yıl da BMW aldım. Bu yıl ne alsam acaba?" diye sormuş. İkisi de düşünürken oradan geçen bir çöpçüye sormuşlar;
"Arkadaş, sen olsan Sevgililer Günü ne alırdın?"
"Ben olsam don alırdım!"
"Neden?"
"Neden olacak. Giyer o sevinir, çıkarır ben sevinirim!.."

Sevgililer Günü Rüyası

Sevgililer Günü kadın sabah uyanır uyanmaz; "Kocacııııııım" demiş..."Rüyamda ne gördüm biliyor musun, akşam eve elinde çok şık paketlenmiş bir kutuyla geliyorsun. Ben de paketi heyecan içinde açıyorum ve içinden ne çıkıyor biliyor musun.... Bir inci kolye!... Sence bunun anlamı ne olabilir?"Adam gülümsemiş;"Bu akşam öğrenirsin sevgilim..." Ve adam akşam eve gelmiş, elinde gayet şık paketlenmiş bir kutu... Kadın gözlerine inanamamış; "Kocacıııııımmmm sen bir harikasın!.." diye paketi alelacele açmış.Ve kutunun içinden ne çıkmış dersiniz?
Rüya Tabirleri Kitabı.
Kaydı Yayınla

13 Şubat 2010 Cumartesi

Zengin

Bir adam hatırı sayılır miktardaki parasını bez bir keseye koymuş; sonra da, keseye çift dikişle dikmişti. Ne var ki, sakınan göze çöp batar misali, adam hırsızdan bu kadar sakındığı parasını bir
dikkatsizlik sonucu yolda kaybetti. Bunun üzerine dellala gidip kayıp keseyi ilan ettiren adam, bu durumlarda âdet olduğu üzere, parayı bulup getirecek dürüst kişiye yüz akçe ödül vaat etti. Çok geçmeden iyi ve dürüst bir adam çıkıp geldi. "Para keseni filan yerde buldum" dedi. "Al keseni." Keseyi görünce, adamın neşesi yerine geldi. Ancak, bu sevinci, kaybettiği keseye bir daha geri gelmez gözüyle baktığı içindi. Buna karşılık, şimdi de, durduk yerde yüz akçe ödülün telaşı basmıştı adamı.
Bu parayı vermek istemiyordu.
Zengin adam bir yandan açtığı kesedeki parayı ağır ağır sayarken, bir yandan da parayı bulup getiren namuslu adama vaat edilen ödülü vermemenin bir yolunu düşünüyordu.
Sonunda:
"Dostum" dedi, "kesenin içinde esasen tam sekizyüz akçe vardı. Şimdi ise keseden sadece yediyüz akçe çıktı. Demek ki sen kesenin bir tarafını açıp, içinden hakkın olan yüz akçe ödülü almışsın. Buna bir itirazım yok. Böylece mesele kapanmış oldu. Sana teşekkür ederim."
Keseyi bulup getiren dürüst adam, durduk yerde hırsızlıkla suçlanması karşısında çok içerledi. Tartışma uzadı, uzadı, iş kadının kapısına kadar vardı dayandı.
Kadının huzurunda, zengin adam kesenin içinde sekizyüz akçenin olduğunu ama simdi yediyüz akçe çıktığını, parayı getiren adam ise keseyi bulduğu şekilde alıp getirdiğini tekrar tekrar söyleyip durdu.
Kadı efendinin işi bayağı zordu.
Ancak, bunca yılın tecrübesiyle, parayı getiren adamın dürüstlüğünün, para sahibinin ise kötü niyetinin farkına varmış sayılırdı.
Verdikleri ifadeleri her iki adama bir güzel onaylattıktan sonra, meseleye şu çözümü getirdi:
"Biriniz sekizyüz akçe kaybettiğine ve diğeriniz de içinde sadece yediyüz akçe bulunan bir kese bulduğuna göre, bulunan paranın kaybedilenle aynı olması mümkün değil. Bu durumda kayıp kese sahibi bu para üzerinde hak iddia edemez. Sen, dürüst dostum! Bulduğun parayı şimdi bu adamdan geri al ve yediyüz akçe kaybeden biri çıkıncaya kadar, emin ellerde sakla. Sana gelince ey para sahibi! Sana da sekizyüz akçe bulan birinden bir haber çıkıncaya kadar sabretmekten başka verebileceğim bir akıl yok!"

İstanbul 29 (Anadolu Feneri )

Artvin 35 (Borçka Baraj Gölü)



11 Şubat 2010 Perşembe

Sevgililer Günü

Garry Marshall’ın yönettiği ve Jessica Alba, Jessica Biel, Bradley Cooper ile Eric Dane’in oynadığı Sevgililer Günü (Valentine’s Day), 12 Şubat 2010’da Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarılıyor.
Sevgililer Günü (Valentine’s Day) bir grup Los Angeles'linin birbirine geçmiş hikâyelerini konu alıyor. Kahramanlarımız sevgililer gününün romantizmi içinde, kendi hayatlarında, o güne kadar fark etmedikleri önceliklere yer vermeleri gerektiğini görüyorlar.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

8 Şubat 2010 Pazartesi

Sensiz

Nasıl anlatsam bilmem ki...
Bilsem yeteceğini bakışlarımın sadece,
Her saniye bakmak isterdim gözlerine.
Belkide birkaç kelime
Aşkımı ifade eden...
O kadar zor ki
Denemek bile.
Ne kadar isterdim,
Bunları söyleyenin sen olmasını.
Ve söylenenin ben!
Eziyeti de anlardın böylece.
İçinde hiç bitmeyen çığlıklar.
Dışında sadece ellerindeki titreme..
Söylenecek birşey olmaması
Boş bakışlar..
Boş sözler..
Birşeyler aramak söyleyecek..
Sadece daha fazla konuşmak için..
Daha fazla sesini duymak,
Gözlerine bakıp gülmek için..
Sadece ,
Belki şimdi "Seni seviyorum" derim diye
Beklemek isterken biraz daha
Gidişini seyretmek..
Çok acıydı..
Gitmeden önce düşünmek,
Gittikten sonrada yaşamak sensizliği..
Çok acı..
Ama en acısı
Hala seni seviyor,
Senin için ölüyor olmam buralarda,
Sensiz,
Hasret dolu,
Ve yapayalnız.

Yazarı Bilinmiyor

Batum 2 (Havaalanı)

Batum (Çoruh Nehri)

7 Şubat 2010 Pazar

Bekleyişimin Öyküsü

Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine, ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.
Sen yoktun...
Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında.
Her köşeyi, her parkı, her ağacı ezberledim.
Sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...
Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı.
Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.
Sen yoktun...
Özlem şarkılarını ezberledim.
Kimini bağıra bağıra, kimini fısıltıyla söyledim.
Karanlığa haykırdım hasretimi.
Sesimi duyacaksın diye bekledim.
Sen yoktun...
Senden gelecek bir tek haberi bekledim.
Saatler asırlar gibi geldi, geçmedi.
Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen atışlarıyla açtım.
Senden başka duyduğum her seste hep aynı hayâl kırıklığını yaşadım.
Onlar beni duymak istiyordu, bense seni.
Sen yoktun...
Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına uzattım her gece.
Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasını istedim.
Olmadı.
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan, kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye.
Sen yoktun...
Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine.
Bulutlar yalnızlığın işaretiydi benim için.
Beni ıslatan yağmur olmadı.
Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim.
Hayat; merhaba dedi bahara çiçek çiçek.
Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm.
Sen yoktun...
Her istasyon her otogar adresim oldu.
Bir trenden inersin sandım.
Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım.
Ya da yolculuklara vurdum kendimi.
Kimsenin uğramadığı köylere, adı duyulmamış kasabalara gittim.
Senden bir iz aradım.
Sen yoktun...
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım.
Kıyılarda tükettim bekleyişlerimi.
Hep sensiz gemiler geçti limanlardan.
Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Sen yoktun...
Gözümden bir tek damla yaş akmadı.
Onlar sana aitti, sana kalmalıydı.
Kimselere söyleyemedim acılarımı, bekleyişimin öyküsünü kimselere anlatamadım.
Nice fırtınalar koptu yüreğimde.
Dalgalar dövdü hayallerimi.
Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım.
İçimi dökecek bir insan aradım.
Sen yoktun...
Her gece ay paramparça oldu.
Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara.
Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ayı avucunda bana getirmeni bekledim.
Ve bir güneş gibi doğup aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı.
Ama.
Sen yoktun...

Yazarı Bilinmiyor

Fadime'nin Mintanları

Temel işten eve erken dönmüş. Kapıyı açıp salona girince ne görsün? Fadime çırılçıplak salonun ortasında yatıyor. "Uyyy! Bu ne haldur Fadime?" diye kükreyince; Fadime başlamış ağlamaya, ağlarken de söylenmeye;
"Sen bağa mintan aldun da ben ciymedum mi?"
Tepesi atan Temel hışımla gardırobun kapağını açmış, başlamış içindekileri gösterip bağırmaya;
"Cözine dizune dursun Fadime! Aha kırmızı mintan! Aha pullu mintan! Aha eteyi sulu mintan! Selamınaleyküm Osman! Aha yeşil mintan!.. Aha!.."

Çay Daha İyi

Orta yaşlı kadın evde boya ve badana yaptırırken, kocası akşam işten eve geldiğinde yanlışlıkla yatak odası kapısının tam ortasını eliyle tutunca leke oluşmuş. Ertesi gün boyacı işe başlamadan evvel evin hanımı boyacının yanına gitmiş, "Ustacığım birlikte yukarı yatak odasına gidelim.." demiş "Dün gece eşimin ellediği yeri sana göstermek istiyorum!.."
"Aman abla.." diye cevap vermiş boyacı, "Dünya kadar işim var, vaktim de kısıtlı, sen en iyisi bana bi çay koy vallahi daha çok hora geçer..."

Kadının Eli Neden Öpülür

Fransız erkeğine sormuşlar; "Kadının elini niye öpersiniz?"
Fransız cevaplamış; "Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar."
Alman erkeğine sormuşlar; "Kadının elini niye öpersiniz?"
Alman cevaplamış "Kadın kutsaldır. Hayatın devamını sağlar, doğurur."
Türk erkeğine sormuşlar; "Kadının elini niye öpersiniz?"
Türk erkeği cevaplamış; "Bir yerden başlamak lazım!"

5 Şubat 2010 Cuma

Romantik Komedi

Ketche’nin yönettiği ve Cemal Hünal, Engin Altan Düzyatan, Gürgen Öz ile Sedef Avcı’nın oynadığı Romantik Komedi, 05 Şubat 2010’da Pinema Film dağıtımıyla Boyut Film tarafından vizyona çıkarıldı.
Esra, Didem ve Zeynep, üç yakın arkadaştır. Zeynep'in düğünü sürprizlere neden olacaktır. İstemediği bir işte yıllardır çalışan Esra istifa eder, kötü giden ilişkisini sona erdirir. Reklâm ajansına çalışmaya başlayana Esra, ajansın kreatif direktörü Mert ile yakınlaşırken, Didem'de Mert'in arkadaşı aktör Cem Sezgin'den etkilenir. Üç arkadaşın kararları hayatlarını değiştirecektir.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

Herkesin Keyfi Yerinde

Kirk Jones’un yönettiği ve Robert DeNiro, Drew Barrymore, Kate Beskinsale ile Sam Rockwell’in oynadığı Herkesin Keyfi Yerinde (Everybody’s Fine), 05 Şubat 2010’da UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.
Frank Goode ailesini ayakta tutabilmek için her saat çalışmış, 60 yaşına geldiğinde, zamanın geçip gittiğini ve çocuklarının büyüdüğünü göremediğini fark etmiştir. Zamanı geri döndürüp çocuklarıyla tekrar bir araya gelme hevesiyle Frank ani bir yolculuğa çıkar. Ancak kısa sürede karısının ona çocukların durumlarıyla ilgili bilgi verirken, kötü haberleri atladığını ve iyi haberleri abarttığını fark eder.
Basın Bülteni
Fotoğraflar
Web Sitesi
Fragman
IMDb

2 Şubat 2010 Salı

Ben Aşkı Ölümsüz Bilenlerdenim

İstemem sevgili yüzüme gülme
Eğer ki sonunda ağlatacaksan
İstemem sevgilim ümitler verme
Sonunda dünyamı karartacaksan

Ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim
Bir ömür boyunca sevenlerdenim
Ellerin ellerime değmesin derim
Eğer ki sonunda bırakacaksan

Gönüle vurulmaz asla bir kilit
Seveni öldürür kırılan bir ümit
Sevgilim yanıma yaklaşmadan git
Eğer ki sonunda ayrılacaksan.

Ahmet Selçuk İlkan