30 Eylül 2011 Cuma

Kars Öyküleri

Özcan Alper, Zehra Derya Koç, Ülkü Oktay, Ahu Öztürk ile Emre Akay’ın yönettiği ve Şebnem Köstem, Deniz Çevik, Birsu Demir, Ozan Bilen ile İskender Bağcılar’ın oynadığı Kars Öyküleri, 30 Eylül 2011'de Tiglon Film dağıtımıyla Gezici Film tarafından vizyona çıkarıldı.

Gezici Festival kapsamında, 2007 yılında, düzenlenen Kısa Film Senaryo Yarışması’nın teması "Kars" olarak belirlenmişti. Seçici Kurul, Özcan Alper’in Moto Guzzi, Zehra Derya Koç’un Kül, Ülkü Oktay’ın Zilo, Ahu Öztürk’ün Açık Yara ve Emre Akay’ın Küçük Bir Hakikat adlı senaryolarını seçti ve film ortaya çıktı.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

IMDb

Eylül

Cemil Ağacıkoğlu’nun yönettiği ve Turgay Aydın, Görkem Yeltan, Elena Polyanskaya ile Ayten Uncuoğlu’nun oynadığı Eylül, 30 Eylül 2011'de Medyavizyon dağıtımıyla Arti Film tarafından vizyona çıkarıldı.

Yusuf’un karısı Aslı akciğer hastalığı yüzünden hastaneye yatırılmıştır. Aslı’nın ölüm korkusu ve yalnızlık duygusu öyle derindir ki kocası Yusuf’u kendi derdine ortak etmeyerek onu da başka bir yalnızlığa iter. Tam bu noktada Aslı’nın hastane odasını paylaştığı Elena çıkar karşımıza. Elena ülkesinden uzakta yaşam mücadelesi veren talihsiz bir kadındır. Aslı ile hastanede geçirdiği iki günden sonra, Yusuf’un tekrar karşısına çıkar.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman

Paris’te Gece Yarısı

Woody Allen’in yönettiği ve Kathy Bates, Adrien Brody, Carla Bruni, Marion Cotillard, Rachel McAdams ile Owen Wilson’ın oynadığı Paris’te Gece Yarısı (Midnight in Paris), 30 Eylül 2011'de Chantier Films dağıtımıyla Chantier Films tarafından vizyona çıkarıldı.

Paris’te Gece Yarısı, iş için Paris’e gelen bir aileyle sonbaharda evlenecek olan nişanlı iki gencin bu şehirde başlarına gelen ve hayatlarını değiştirecek maceralarını anlatan bir romantik komedi. Film, genç bir adamın bir şehre, Paris’e duyduğu büyük aşk ve insanların kendilerininkinden farklı hayatların daha iyi olduğu kanısı ile ilgili.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman

IMDb

29 Eylül 2011 Perşembe

Soyguncu ve Temel

Temel, karanlıkta yalnız başına yürürken soyguncunun biri üzerine atlamış. İkili kıyasıya yerde debelenerek bir güreşe başlamışlar. Dakikalar sonra daha önceden hazırlıklı olan soyguncu Temel’in sırtını yere yapıştırmış. Ceplerine bakıp birinde 25 kuruş bulmuş."Aptal adam! Direnip hayatını bu 25 kuruş için mi tehlikeye attın?" demiş. "25 kuruşla yetineceğini ne bileyim?"diye cevaplamış. Temel yattığı yerden doğrulmaya çalışarak, "Bir anda çorabımın içindeki 1000 doların peşinde olduğunu sandım."

26 Eylül 2011 Pazartesi

Seni Ne Kadar İlgilendirir

Duvardaki çatlaktan bakan fare, çiftlik sahibi ile karısının bir paket açtıklarını gördü.
"İçinde yiyecek mı var?" derken
Bir baktı ki fare kapanı!.
Hemen bahçeye koşup,alarmı verdi :
"Evde kapan var!"
Tavuk gıdaklayıp kafayı kaldırdı ve "Bay fare" bu sizin için ciddi bir sorun olsa da şahsen beni ilgilendiren bir tarafı yok ne yazık ki! .
Fare dönüp bu sefer domuzcuğa "Evde kapan var," dedi.
Domuzcuk konuyla ilgilendi ama kendi hesabına "Üzgünüm bay fare, vah, vah emin ol senin için dua edeceğim" dedi.
Fare bu kez öküze yöneldi:
"Evde kapan var!" diye bağırdı nefes nefese.
Öküz: "Wow, Bay Fare" Senin için üzüldüm ama burnumu sokacağım bir şey değil."
dedi.
E farenin de başını eğip gitmekten başka çaresi kalmamıştı.Yalnızlık ve terkedilmişlik hisleri içinde,fare kapanı ile artık....tek başına başa çıkmaya çalışacaktı!.
O akşam evde alışılmamış bir ses duyuldu.Sanki bir kapan avının üzerine kapanmıştı.
Sese koşan çiftçinin karısı, karanlıkta kapana zehirli bir yılanın kuyruğunu kaptırdığını görmemiş.Yılan da onu ısırmıştı..
Çiftçi karısını hastaneye koşturdu.Karısı eve ateşli döndü.Eee.. ateşli insana ne verilir? sıcacık bir tavuk çorbası!!!.Tavuk acilen pişirilmiş! Ama kadın hala iyileşmiyormuş.Eee eş dost ahbap, gelince hasta ziyaretine çiftçi de sofraya domuzcuğu çıkarmak zorunda kalmış!!!.
Ama çiftçinin karısı iyileşmemiş;
Ölmüş !!!!!.
Aman ne kalabalık gelmiş cenazeye ne kalabalık !!!Bu sefer de konukları,
doyurmak için kesilen öküz olmuş....
Fareye de, olan bitenideliğinin ardından izlemek kalmış!....
Onun için bir daha seni ilgilendirmeyen bir sorun karşına çıkarsa... bir düşün !!!
Birimiz tehdit altındaysak hepimiz risk altındayız.
Bu hayat denen yolculukta birlikte yol almaktayız..Birbirimizi kollayıp güç ve güven paylaşmalıyız.

25 Eylül 2011 Pazar

Her Günün Mönüsü


Bir ölçü "günaydın"
İki ölçek "iyi günler"
Birazcık "ilgi"
Bir tutam "anlayış"
Kararınca "nezaket"
Bir tatlı kaşığı "tolerans"
Bütün malzemeler içinde mevcut
Hepsi taze ve temiz
Gönül teknenizde iyice yoğurun
Akıl fırınınızda pişirdikten sonra
Kokusu her yanınıza sinince
İçine duygu şerbeti ekleyip biraz bekletin
Sonra onu hayatın üzerine yavaşça boşaltın
Üstünü sevgi marmelatı ile süsleyip
Gökkuşağından parçalar serpiştirin
Ve gün boyunca afiyetle yiyin
Fakat sadece kendiniz yemeyin
Herkese verin...

Karnıbahar Püreli Sütlü Dil Balığı

24 Eylül 2011 Cumartesi

Aşk

Topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır.
Ya canın acıya acıya adım atacaksın,
Ya da canını acıta acıta söküp atacaksın.
Her iki yolda da tek bir gerçek olacak;
Canın çok ama çok acıyacak!

Mevlâna

23 Eylül 2011 Cuma

Mucizeyi Kadınlar Yaratır

Douglas McGrath’ın yönettiği ve Sarah Jessica Parker, Pierce Brosnan ile Busy Philipps'in oynadığı Mucizeyi Kadınlar Yaratır (I Don’t Know How She Does It), 23 Eylül 2011’de UIP Filmcilik dağıtımıyla TMC Film tarafından vizyona çıkarıldı.

Kate Reddy, bir finansal yönetim firmasında çalışırken kocası Richard ve iki çocuğuna zaman ayırmaya çabalamakta, işi ve evi arasında denge kurmaya uğraşmaktadır. Bekâr arkadaşları onun bu enerjisini anlamakta zorlanmaktadır. Kate, New York'a sık sık geziler gerektiren önemli bir müşteri portföyü teslim aldığında hayatları daha da karmaşık bir hale gelir.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman: Orijinal / Türkçe Altyazılı

IMDb

Bir Zamanlar Anadolu’da

Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği ve Muhammet Uzuner, Yılmaz Erdoğan, Taner Birsel ile Fırat Tanış’ın oynadığı Bir Zamanlar Anadolu’da (Once Upon a Time in Anatolia), 23 Eylül 2011'de Tiglon Film dağıtımıyla NBC Film - Zeyno Film - Fida Film tarafından vizyona çıkarıldı.

Kasabalarda hayat, bozkırın ortasında sürdürülen yolculuklara benzer.

Her tepenin ardında "yeni ve farklı bir şey" çıkacakmış duygusu, ama her zaman birbirine benzeyen, incelen, kıvrılan, kaybolan veya uzayan tekdüze yollar...

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman

IMDb

Arkadaştan Öte

Will Gluck’ın yönettiği ve Justin Timberlake, Mila Kunis, Patricia Clarkson ile Woody Harrelson’ın oynadığı Arkadaştan Öte (Friends With Benefits), 23 Eylül 2011’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.

Jamie, Dylan’ı bir işi kabûl etmesi için ikna edince, birbirlerine ne kadar benzediklerini anlarlar. O kadar çok başarısız ilişki yaşamışlardır ki, ikisi de aşktan vazgeçip eğlenceye odaklanmışlardır. Aşkın filmler tarafından pompalanan bir masal olduğuna inanmışlardır. Arkadaşlıklarına duygulara yer vermeyen bir cinsellik katarlarsa ne olacağı konusunda bir deneye girişirler.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman

IMDb

Bilmelisin ki

Bilmelisin ki ...
Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.
Bilmelisin ki ...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.
Bilmelisin ki ...
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.
Bilmelisin ki ...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da.
Bilmelisin ki ...
Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var.
Bilmelisin ki ...
Aile hep insanin yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil.
Bilmelisin ki ...
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.
Bilmelisin ki ...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor
Bilmelisin ki ...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.
Bilmelisin ki ...
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.
Bilmelisin ki ...
İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.
Bilmelisin ki ...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.
Bilmelisin ki ...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

Can Yücel

22 Eylül 2011 Perşembe

Her Günü Son Günün Bil

Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu.
Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti.
Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı.
Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan söylenip duruyordu:
"Söyledim değil mi, söyledim. Bu gün toplantı olduğunu, açık mavi gömleği ütülemeni söyledim." "Kahverengi gömlekle gidiversen nolur!"muş. Bugün sunum yapacağım, karamsar bir görüntü mü vereyim, dinleyenlerin içi kararsın, bu da projeye verecekleri oyu etkilesin! Bunu mu istiyorsun?
"Tamam bey, bitti işte."
Adam açık mavi göleği hışımla aldı;
"Bitti, tabi bitti ama ben geç kaldıktan sonra bitmiş neye yarar."
Hanımı çocukların korkmuş yüzlerine baktıktan sonra, yine eşini sakinleştirmeye çabaladı;
"Dün bundan da geç çıkmıştın, vakit var, yetişirsin."
"Anlamıyor ki, anlamıyor ki. Bu gün sunumu ben yapacağım."
Herkesten önce gitmeliyim ki, gelecek önemli konuklara "Hoş geldin" demeliyim.
Adam bir sürü söz daha söylenerek, bağırarak çıktı, arabasını çalıştırıp uzaklaştı.
Hanımı, direksiyon başında da öfke saçan eşinin halinden endişelendi, "Bir kaza yapmasa bari..."
Eşi uzaklaşınca, çocuklarının yanına gidip sarıldı, rahatlatmaya çalıştı.
"Madem erkenden kalktınız, hemen size sultanlara layık bir kahvaltı hazırlayıp getireceğim."
Mutfağa geçti, zihnindeki huzursuzluğu dağıtmak için hemen neşeli müzikler çalan bir radyoyu açtı. Ocağa haşlamak için yumurta koydu, cezvede süt ısıtmaya başladı. Masaya zeytin, peynir, reçel koymayı da ihmal etmedi.
Biraz sonra çocuklarına seslendi:
"Kahvaltınız hazııır!"
Çocuklar kahvaltıya otururken, radyoda müziğin birden kesilmesi dikkatini çekti. Son dakika haberi anonsuyla, radyonun sesini biraz daha açtı.
Radyoda zincirleme bir kaza haberi vardı. Ayrıntılarla biraz sonra birlikte olacağız demişti spiker ama kazanın yerini söylediği andan itibaren o sandalyesine yığılıp kalmıştı. Spikerin bahsettiği kaza yeri, kocasının her gün işe giderken geçtiği dörtlü kavşaktı.
Eşinin bu kavşaktaki trafikten şikayetçi olduğunu, her sabah yoğun bir trafik olduğunu söyleyişi aklına geldi. "Geç kaldım diye acele edip acaba o da..." Aklına gelen düşünce içini daha da yaktı, hemen ayağa kalktı.
"Çocuklar, unutmayın ocağa yaklaşmak yasak. Kahvaltınızı yapıp salona geçin, oynayın. Benim acil bir yere uğramam gerek, kapıyı da kimseye açmayın tamam mı?"
Çocukları uslu, söz dinler olduğu halde, çok kısa süreli de olsa evde yalnız bırakmak zorunda kalsa tekrar tekrar tembihte bulunurdu.
Sokağa çıkmak için üzerine bir şeyler aldı, cebine de bir taksi parası aldı.
Kapıya yöneldiğinde kocasının bu kazada ölmüş olabileceği endişesiyle kabaran yüreğine daha fazla dayanamayıp, ağlamaya başlamıştı. Göz yaşlarını çocukları görmesin diye, açık olan mutfak kapısına sırtını dönmeye özen gösteriyordu. İçindeki acının kocasının ölmüş olma ihtimali kadar, giderken kendisini kırması ve çocuklarının önünde bağırıp çağırmasından da kaynaklandığını anladı. Oysa her zaman böyle öfkeli değildi.
"Eğer ölürse, çocuklarım babalarını, son gördükleri haliyle mi hatırlayacak?
Kalp kıran, öfkeli bir baba olarak mı kalacak akıllarında?"
Kapıdan çıkarken, çocuklarına bir kez daha seslenecekti ama artık akan gözyaşları saklanamayacak haldeydi. Hemen kapıyı açıp dışarı çıkmak için hamle yaptı ama karşısında kapıya doğru adım atmakta olan kocası vardı.
Adam, bir an karısının ıslak yanaklarına baktı; "Haberleri mi dinledin?" diye sordu. Hanımı, konuşamadan sadece başıyla onayladı. Adam, önce sarıldı, sonra eşinin yanaklarını sildi.Hanımı zorlukla sordu;
"Hani önemli bir toplantına geç kalmıştın, niye döndün?"
"Kaza benim hemen yakınımda oldu. O anda toplantıdan daha önemli bir şeyi unuttuğumu hatırladım. Eğer o kazada ölseydim..."
O anda çocuklar da yanlarına gelmiş, babalarının yine öfkeli olabileceğini düşünerek, annelerinin yanında durmuştu. Adam, bütün içten, samimi gülümsemesiyle çocuklarını yanına çağırdı, boyunlarına sarıldı, yanaklarından öptü.
"Ben bu gün büyük bir hata yaptım ve evden çıkarken, sizleri ne kadar sevdiğimi söylemeyi unuttum. Böyle önemli bir şey unutulur mu hiç. Ne yapalım, ben de geri döndüm. "

21 Eylül 2011 Çarşamba

Yorgun,Bitkin,Kırgın...

İyi demek adettendir ya !
İyiyim dedim…
Değilim.
Anlatılması zor bir duygu içimde ki.
Her harf
Her kelime
Ve her cümle, olduğundan ya çok basit ya da daha karmaşık bir hale getiriyor dilime getiremediklerimi.
Birgün konuşmayı unutmak, sadece susmak istiyorum.
Birgün susmayı unutmak, olur olmaz konuşmak istiyorum.
Kime, neye konuşursan konuş diyorum…
Yeter ki susma!
Hiçbir söz yetmiyor, beni bana anlatmama…
Dinleyemiyorum kendimi, acımadan içim…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça..
Bir anlık değil, boğulduğum bilinmezlik.
Acısı çıkıyor sustuklarımın.
Oysa ben iyiyim görünürde !
Anlamını içime çeke çeke mutluluğa erişemiyorum...
Ya hep ben fazla geldim ya da hep bir şeyler eksik kaldı..
Şimdi iyi olan ne varsa, üzerine çizgi çekemediğim kırgınlıklar sarıyor dört yanını.
Ve ben,
İyi olmanın eşiğinde, korkulara kapılıyorum anlamadığım bir biçimde…
Sebebim yok.
Belki de çok…
Biliyorum;
Ben bile kendimi anlayamıyorken anlaşılmayı beklemek, hayalden de öte.
Ben kendimi,
Görmüyorum
Duymuyorum
Ve bilmiyorum…
Dokunsalar ağlayacağım bir ömür boyu…
Ve değseler hüznüme, döküleceğim parça parça…

17 Eylül 2011 Cumartesi

Goethe’nin İlk Aşkı

Philipp Stölzl’ün yönettiği ve Alexander Fehling, Moritz Bleibtreu ile Miriam Stein’nin oynadığı Goethe’nin İlk Aşkı (Young Goethe in Love), 16 Eylül 2011’de M3 Film dağıtımıyla Kalinos Film tarafından vizyona çıkarıldı.

Alman edebiyatçı Goethe’nin ilham kaynağı olan aşk hikâyesini konu alan film, Johann Goethe’nin babası tarafından küçük bir kasabaya gönderilmesiyle başlıyor. Johann, burada sıkı çalışarak amiri Kestner ile arkadaş olur. Güzel ve çekici bir kız olan Lotte’ye âşık olunca ayakları yerden kesilir. Ancak Kestner’in de Lotte’ye olan ilgisi hepsinin hayatlarını tersyüz edecektir.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman

IMDb

15 Eylül 2011 Perşembe

Naciye Hanım

Naciye Hanım, kendisine "İnek karı.." diye hakaret eden komşusunu dava etmiştir..
Mahkeme tarafları dinler, hâkim kadını haklı bulup "İnek karı.." sözcüklerini kullanan adamı beş bin lira para cezasına mahkûm eder..
Adam sorar:
"Ben artık Naciye Hanım’a inek kadın diyemem öyle mi?"
"Evet diyemezsiniz.."
"Peki bir ineğe "Naciye Hanım" diye hitap etsem o da hakaret olur mu?"
"Olmaz.. Yasada bunun yeri yok.."
Adam bunun üzerine davayı kazanan kadına döner ve sırıtarak seslenir:
"Kazandığınız tazminatı güle güle harcayın Naciye Hanım.."

13 Eylül 2011 Salı

Hidayet Niçin Cennette?

Hidayet ölünce, cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bir papaz durmaktadır. Kapıda bekleyen melek papaza sorar:" Hiç günahın var mı?"
" Aziz melek, ben rahiptim. Bütün hayatım boyunca hep Tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara yardım ettim."
" Çok iyi... Al sana cennetin gümüş anahtarı!"
Melek daha sonra Hidayet'e döner ve sorar:
" Senin hiç günahın var mı?"
Hidayet cevap verir:
" Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım. Ama Allah'a dua etmedim açıkçası. İnancım da zayıftı ve bir önemli yanlışım vardı. Çok sert ve hızlı otobüs kullanırdım."
Melek Hidayet'e cennetin altın anahtarını verir.
Papaz bu olaya çok sinirlenir:
" Ben hayatımı Tanrı'ya adadım. Siz bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz.
Haksızlık değil mi?"
" Senin vaazın sırasında bütün cemaat uyuyordu ama, Hidayet otobüs kullanırken herkes dua ediyordu."

12 Eylül 2011 Pazartesi

Eve Erken Gidenler

İki arkadaş yolda karşılaştılar. Vakit erkendi. İlki sordu:
"Hayrola, böyle erken nereye?"
Diğeri yanıtladı:
"Eve… Hizmetçi izne çıktı. Karım evde yalnız… Peki sen? Sen bu saatte nereye gidiyorsun?"
"Ben de eve gidiyorum… Karım annesine gitti ve hizmetçi evde yalnız…"

Futbol ve Kadınlar

Tatilde nereye gitmek isterseniz, futbol topu itiraz etmez.
Futbol topu suratını asmas, “başım ağrıyor” demez.
Bir futbol topunu avuçlarınızın içine aldığınızda, diğerleri tepki göstermez.
Bir yere giderken futbol topu sizi bekletmez, hep hazırdır.
Dışarı çıktığınızda “Nereye gidiyorsun”, geç kaldığınızda da “Bu saate kadar neredeydin” diye sormaz.
Futbol topu eskiyince, yenisini alabilirsiniz.

9 Eylül 2011 Cuma

Bir Tutam Cennet

Nicole Kassell’in yönettiği ve Kate Hudson, Gael Garcia Bernal, Rosemarie Dewitt ile Lucy Punch’un oynadığı Bir Tutam Cennet (A Little Bit Of Heaven), 09 Eylül 2011’de UIP Filmcilik dağıtımıyla D Productions tarafından vizyona çıkarıldı.

Marley Corbett, genç, güzel ve bir o kadar da uçuk kaçık bir reklâmcıdır. En büyük korkusuysa büyük bir aşk yaşayarak kendini birine açmak ve bir ilişkinin sorumluluğunu almaktır. Hayata karşı alaycı bir tavır takınan, olayları pek de ciddiye almayan Marley’in yapacağı doktor ziyareti hem kendisi hem de doktoru için yepyeni bir macera olacaktır.

Basın Bülteni: .doc / .pdf

Fotoğraflar

Fragman

IMDb

8 Eylül 2011 Perşembe

Kurşun Kalem Deyip Geçme

Dede kurşun kalem ile yazı yazmaktadır. Torununun kendisini seyrettiğini fark eder ve bir ara başını kaldırır. "Evlâdım, kurşun kalemden dahi insan evlâdının öğrenmesi gereken 5 öğreti vardır" der ve devam eder:
1-) Ne kadar harikalar meydana getirse de, onu yöneten bir el vardır. Bizde bu el yaratıcıdır'dır!.
2-) Arada yazmayı bırakır, kalemimin ucunu sivriltirim. Bu kaleme acı verse de onu güzelleştirir. Hayattaki acılar da işte tam böyledir.
3-) Yanlış yaptığımda silmeme imkân verir. Sen de yapılan hataların telafisine imkân tanımalısın.
4-) Kalemi değerli kılan, dışındaki tahta değil, içindeki kurşundur. Dışını değil, sen de kalem gibi içini olgunlaştır, güzelleştir. İnsanların senin dış görünümüne, zenginliğine itibar etmesine izin verme. İç zenginliğini onlara göster.
5-) Kurşun kalem her kullanıldığında bir iz bırakır. Sen de hayata güzel bir iz bırak.

Einstein'dan Hayat Dersi...

1. Merakınızın peşinden gidin.
Benim özel bir yeteneğim yok.
Yalnızca tutkulu bir meraklıyım. Siz de merakınızın peşinden giderseniz, başarıya ulaşırsınız.
2. Azim paha biçilmez bir özelliktir.
Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum. Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pulları, gidecekleri yere varıncaya kadar zarfa yapışıp kalırlar. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin.
3. Bugüne odaklanın.
İki atı aynı anda süremezsiniz. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin.
4. Hayal gücü önemlidir.
Hayal gücü, sizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesi gibidir. Hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin.
5. Hata yapın.
Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir. Hata yapmaktan korkmayın.
6. Anı yaşayın.
Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir.
7. Değer yaratın.
Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın. Zamanınızı, başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız, başarı kendiliğinden gelecektir.
8. Farklı sonuçlar beklemeyin.
Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz.
9. Bilgi deneyimden gelir.
Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır.
Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu tecrübeyle öğrenmelisiniz.
10. Kuralları öğrenin, daha iyi oynayın.
Yapmanız gereken iki şey var: Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur!

7 Eylül 2011 Çarşamba

Kadının Yaradılışı

Hint mitolojisi kadının yaradılışını şöyle anlatır:
"Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı; rüzgârın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi; onların üzerine kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı.
Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadını yarattı. Yarattığı kadını erkeğe hediye etti."

Çorum Leblebisi

Adamın biri bir gün Rusya'ya gidiyormuş. Arkadaşı sormuş;
" Abi neden yengeyi de yanında götürmüyorsun?"
Adam cevap vermiş:
" Kardeşim sen Çorum'a giderken leblebi mi götürüyorsun?!.."

5 Eylül 2011 Pazartesi

Tavam Küçük

Temel deniz kenarında balık tutuyormuş diğer insanlarla...
Oltasını atmış, beklemiş ve kocaman bir balık çekmiş...
Balığı almış eline, nazikçe çıkarmış iğneyi balığın ağzından, şöyle bir balığa iyice bakmış ve denize atmış...
Ondan başka kimse balık yakalayamıyormuş...
Temel tekrar oltasını atmış daha kocaman bir balık, tekrar balığın ağzından iğneyi nazikçe çıkarmış ve balığa şöyle bir etraflıca bakmış ve tekrar denize atmış..
Her seferinde daha kocaman balıklar yakalamış yine etraflıca baktıktan sonra balıkları denize...
Yanında balık tutanlar artık dayanamamışlar ve Temel’in yanına gelmişler;
"Amcacığım ne yapıyorsun sen" demişler,
"Biz saatlerdir buradayız tek bir balık bile yakalayamadık... Sen ise kocaman kocaman balıkları denize atıyorsun..."
Temel, dönmüş kalabalığa ve şöyle demiş;
"Çünkü benim tavam küçük "

4 Eylül 2011 Pazar

Vazgeçtim

‎Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim...


Frida Kahlo

2 Eylül 2011 Cuma

Nedimeler

Paul Feig’in yönettiği ve Kristen Wiig, Maya Rudolph, Rose Byrne ile Chris O’Dowd’ın oynadığı Nedimeler (Bridesmaids), 02 Eylül 2011’de UIP Filmcilik dağıtımıyla UIP Filmcilik tarafından vizyona çıkarıldı.

En yakın arkadaşı Lillian’ı ve bir grup renkli nedimesini evliliğe giden yolda çılgın bir yolculuğa çıkaran Annie’nin hayatı karmakarışıktır. En iyi arkadaşı Lillian nişanlanır ve Annie’nin baş nedimesi olmasını ister. Karşılıksız aşk acısı çeken ve çok üzülen Annie, pahalı ve tuhaf olan ne kadar adet varsa hepsini uygular. Annie, Lillian ve nedimelere, insanın sevdiği biri için ne kadar ileri gidebileceğini gösterecektir.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman

IMDb

Hayvan Bakıcısı

Frank Coraci’nin yönettiği ve Kevin James, Rosario Dawson, Leslie Bibb ile Ken Jeong’un oynadığı Hayvan Bakıcısı (Zookeeper), 02 Eylül 2011’de Warner Bros. dağıtımıyla Warner Bros. tarafından vizyona çıkarıldı.

Hayvanat Bahçesi’ndeki hayvanlar, iyi kalpli bakıcıları Griffin’i çok sevmektedir. Griffin, hayatında bir kız bulmanın tek yolunun hayvanat bahçesinden ayrılmak olduğuna karar verir. Paniğe kapılan hayvanlar en büyük sırlarını, insan gibi konuşabildiklerini açıklarlar. Griffin’in gitmesini önlemek için, ona flörtün hayvanlara has esaslarını öğretmeye karar verirler.

Basın Bülteni

Fotoğraflar

Web Sitesi

Fragman

IMDb

1 Eylül 2011 Perşembe

Bak Şimdi

Temel bir gün Newyork' daki bir kuşcuyu ziyaret eder.Temel karşısındakı papağanı seyrederken
Kuşcu:
"Bu papağınımız karşısındaki insanın kim olduğunu söyler"der ve birden papağan "salak" der.
Temel papağanı satın almak ister.Ancak kuşcu papağanın satılık olmadığını belirtir.Temel"de papağanın yumurtalarından ister.
Temel papağanın yumurtalarını kaptığı gibi Karadeniz'e gider.Konu komşu kim varsa çağırır.İlk yumurtadan civciv ikinciden bıldırcın üçüncüsünden ise bir güvercin çıkar.
Temel yumurtaları kaptığı gibi Newyork'a geri döner ve Kuşcuya gider. Papağantekrar Temel'e "salak" der.
Temel "ula benim salak olduğumu bir dek sen bileysun senin orosbi olduğunu tüm Karadeniz biliyur."