28 Mart 2009 Cumartesi

Yazarsın Ama Söyleyemezsin Bilirim

Yüzümü suskunlukla yıkadığım bir zamandı yüreğimi pusuya düşüren yalnızlık. Bir mermi vızıltısı gibi gün biterdi, başlamadan tükenip giderdi aşk’a zamansızlık. Yağmurlu bir sabahın ağırlığında kurgu teorilerine saplanan masum uyanışlar kaplardı havayı. Ve özlem ne anlaşılmaz kalırdı bakamadığım aynaların avuçlarında.

Kendimden habersiz bir sevda türküsü sarardı duygularımı. Yalnızlık hep böyle acıtır mı be sevdiğim, kanatır mı içten içe suskunluklarımı. Seher yelinde hayal kovalardım,şiirlerden tutardım ellerini. Ya o gözlerin yok mu,kömür karası, benliğimin hiç durmadan kanayan yarası. Nasıl vazgeçebilirim senden. Nasıl terkedilirim sevdaya düşüren sözlerinden.. Yazarsın ama söyleyemezsin bilirim.

Ağıt yakılan diyarlarda sana hasret büyütür yüreğim. Asmışım kendimi bembeyaz bir bulutun sessizliğine. Gökyüzü gecelerime hançerli sevdiğim. Nasılda özlerim seni bir bilsen, nasıl da ağlamak gelir şimdi içimden.
Yıldızlar çizerim bomboş kağıtlara, belki bir hüzün tadında yağmurlara karışırım. Alışırım belki sevdiğim, belki de toprak olur renginde sonbahara seni getiren mevsimlerle yarışırım. Alışırım dedim ya sensizliğe,inan ki çok zor. Her masala bir kahraman gerekir diye düşünürüm. Aşk’ın kahramanı olur mu sevdiğim.

Yerde gökyüzü, dolunayda çığlık atan bir geceydi kendime ezberlettiğim. Olmayınca olan, hiçbirşeyde neye yarar, kendime kalan herşey. Anlamsız değil mi..Hayat gibi, sanki bir anda doğupta sevdaya bir anda çekip gidecek gibi kanadı kırık kuşların çektiği acılarıyla. Sesimi duyan olmaz ki, yalnızlığı okuyan her şiir kendi sessizliğinde dün kalıyor. Kesif bir zaman bırakılıyor içime aşkın tılsımı. Bazen seni seviyorum demek bile bana yetmiyor.

Bu coğrafyada tutunduğum her geceyi suskunluk sayacağım, ben şair değilim belki ,belkide ben hiç adam olmayacağım. Yazmayacağım okumayacağım belkide ama sevdiğim zamanı keman tınısında anlatan bir aşk var yüreğimde. Sensiz yapamayacağım. Nehirleri izliyorum, ne ben uyuyabiliyorum artık ,nede düşlerime çentik atan saatler. Geçip gidiyorum karabasanlar baskısı gecelerimin tam orta yerinden. Bir ömürde tüketiyorum siyahın anlamını. Gözlerinin gözlerime her bakışında donup kalıyorum. Bu ben miyim diyorum kendime. Aynalar cevap vermiyor sevdiğim. Ben her gün daha çok sendeki aşk oluyorum. Beni düşündüğünü biliyorum. Ben de düşünüyorum. Düşündükçe gerçek bir aşkı yaşıyorum. Daha ne olsun sevdiğim.
Rengarenk kitapları diziyorum odamın geometrik desenli halısının üzerine.

Kapıları kapatıyorum. Pencereleri açıyorum gökyüzüme. Seni çağırıyorum. Ben yaşadığım her zamana senin için parmak izi bırakıyorum. Bu sevda kendi çıplaklığından türevini alıyor yalnızlığımın. Uzatıyorum ellerimi. Sen tuttuğun anda ben yalnızlığımda kayboluyorum.
Gülüyorum, güldükçe bir bilsen nasılda çocuklar gibi seviniyorum. Düşün diyorsun ya bana düşünüyorum bir sessizliği kalıyor geriye caddelerimin, ağaçların yaprakları Eylül. Nedensiz bir heyecan kaplıyor içimi. Sabaha bulutlarla yanına geliyorum. Beni kabul eder misin?

Birkan Aslan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder